Pages

27 Ekim 2010 Çarşamba

REKLAMLAR (Sinbo, Arnica)


Mutfak robotum var ama büyük olduğu için kullanamıyordum. Küçük birşey arıyordum. Bir soğanı, bir domatesi doğrasın  elimin altında fazla yer kaplamasın istiyordum.
Bu görmüş olduğunuz rondoyu annem hediye almıştı. Tam istediğim gibi küçük, şık ve cam oluşu çok hoşuma gitmişti. Ama istediğim randumanı alamadım. 2 domatesi bile doğramıyor bütün bütün bırakıyordu.
Sinbo'ya sorunlarımı yazdığım bir mail attım. Hemen cevap geldi. Servisimizi arayın diye. Aradım sorunumu dinlediler adresimi aldılar, koli yapın kargo gelip alacak dediler. Akşam gelen kargocuya ürünü teslim ettim.
Bir hafta sonra aşağıdaki yepyeni rondo'yu gönderdiler. Hiçbir açıklama yapmadılar ama bu hareketlerinden dolayı çok teşekkür ediyorum.


Çok deneme fırsatım olmadı ama umarım çok memnun kalırım.



Ama doğrayıcı almak isteyenlere Arnica'nın bu modelini kesinlikle tavsiye ederim.
 Annem kullanıyor ve çok memnun. Keşke sanada bundan alsaydım diye pişman oluyor.

26 Ekim 2010 Salı

SUSAMIŞ






Susayan bir insan ne der?
* Anne su verirmisin
* Susadım
* Su içmek istiyorum
vb.

Ama bizim yer tosbağası ne diyor

* Susadım çu (iyi okuyun susadım derken su denilebiliyor ama ikincide çu oluyor)

Şimdi ise ne diyor

* Susadım su anne bak düzgün söylüyorum.

Ama her su istediğinde

* "Susadım su anne bak düzgün söylüyorum" da denmez ki!...

25 Ekim 2010 Pazartesi

MİMLENMİŞİM

Sevgili ÇATIKATI beni mimlemiş sağolsun. Bu kolay bir mim sadece istatistiklere bakıp yazacağız. Bakalım en çok hangi yazılarım okunmuş.

1. İlk sırada duygu yüklü yazım var fazla yoruma gerek yok. Okurken bile duygulanıyorum. HASRETLİK

2. BOYACI GELDİ HANIIIMMM yazım eş dost tarafından kıskanılan bir yazı. Hala DYO'dan reklam parası alamadım:((

3. Bu postum sağlık içerikli DİŞ TELLERİ (TERMİNATÖR) umarım bu konuda faydalanan olmuştur.

4. Bu bölümde yine bizim ufaklık var ama bu kez güldürüyor. ÇOK TEMBEL ÇOK

5. Bu ise sonunu getiremediğim yüzümün kızardığı KİLO, ŞİŞMAN, DİYET IVIR ZIVIR postum.

Benimkiler bu kadar ben de

1. annemineli

2. biyaşımadahagirdim

3. herşeydenbiraz

4. karabidikim

5. örgüoyuncakcınine

arkadaşlarımı mimliyorum, kolay gelsin:))

23 Ekim 2010 Cumartesi

TELEFONUM



Doğumgünümde bahsetmiştim eşim telefon aldı diye. O telefon arızalı çıktı (şans işte).
O telefonla ilgili çok güzel esprilerimiz oldu ama onları burada yazmayım:)) (kociş anladı)
Bol tuşlu bir telefondu ben ise dokunmatik istiyordum bu da bahanemiz oldu. O telefonu iade ettikten sonra yeni bir telefon arayışına girdik. Samsung'un star modelinde karar kıldık. Ama ellerinde yokmuş gelmesini bekledik. Yaklaşık 15 gün önce geldi. Ben siyahını beğendim. Önceki telefonum griydi.
Dokunmatik telefona alışmak cidden zormuş. Sağolsun kocişim bütün ayarlamalarını benim için yaptı.
Yaptı yapmasına da turta sağolsun eline bir alınca bütün herşey yer değiştiriyor:)) Ayarladığım özellikleri allak bullak edebiliyor. 
3 G'si yok çok da lazım değil benim için. Çok güzel çeken Wifi'si var bunu özellikle istedik. 
Ben memnun kaldım. Kocişime tekrar teşekkür ediyorum.

22 Ekim 2010 Cuma

HAYVAN SEVGİSİ


Çocuklarımın ikisinde de aşırı derecede hayvan sevgisi var. Bıraksam kedi köpek ne bulurlarsa eve getirecekler. Ama sevginin o kadarı bende yok. Ben de severim ama evde besleyemem. Evde besleyebileceğim hayvanlar balık ve su kaplumbağasının ötesine gidemiyor. İnşallah bahçeli bir evimiz olursa bahçede besleyeceğim. Bu sevmemek olmuyor değil mi?
Yukarıda görmüş olduğunuz tatlı şeyin adı BONCUK. Yan blokta bulunan CD Marketin köpeği. Tam Tuğranın boyunda görünce hemen gidip sarılır, sever hatta öper. Ama nasıl sevimli değil mi?
Aslında mahallemiz köpek cenneti sayılır. 5 - 6 tane sokak köpeğimiz vardır. Belediye belli aralıklarla götürür bakımlarını yapar ve tekrar getirir. Hepsinin kulaklarında küpeleri vardır. Bu konuda Çorum belediyesini kutluyorum. Biz mahhale sakinleri de onlarla yaşamaya alıştık. Hiçkimseye bir zararları yok. Zaman zaman evdeki yemek artıklarıyla besliyoruz. Çocuklar hepsine değişik isimler vermişler. İhtiyar, Karabaş gibi
Biz onlarla mutluyuz umarım onlar da bizimle mutludur.

Not: Turtanın şapkasına gülmeyin ne olur. Küçük geliyor ama ısrarla onu takmak istiyor. Hüdaverdi gibi olsa da engel olamıyoruz. Bir ara evde de onunla dolaşıyordu.
Posted by Picasa

20 Ekim 2010 Çarşamba

KAPI SÜSÜ



Tuğranın odasına kapı süsü istiyordum. Ama bir türlü aradığım gibi birşey bulamadım.
Kendim yapayım dedim uğraşamadım.
Hazırlarda genelde yıkanmayan cinsten. Malum kirlenince kötü duruyor.
Bu stickerı alalı 1 sene oluyor herhalde hatta Kayra'nın odasına diye almıştık. Ama birtürlü yapıştırmak kısmet olmamıştı. Bizde Tuğranın odasına kapı süsü olsun dedik.
Zaten köpeklere bayılır. Buna da bayıldı.Posted by Picasa

19 Ekim 2010 Salı

HAYAT DEVAM EDİYOR

Evet hayat devam ediyor. Cumartesi sabah Ankara'ya gittik. Dayım cuma günü vefat etti ama cumartesi günü defnedildi. Küçük oğlu Pakistanda görevliydi. Onu bekledik. Cumartesi günü sabahtan yetişti çok şükür. İkindi namazından sonra da kaldırdık.

Allahım o ne yağmurdu öyle. Tam mezarlığa gideceğiz yağmur başladı mezarlıktan çıkacağız yağmur durdu. Çok ıslandık ama rahmet yağdı diyoruz. Çünkü her yağmur tanesini bir melek indirirmiş.

O bizimle değil ama bizim dualarımız hep onunla...

15 Ekim 2010 Cuma

ACIMIZ

 

Oğluşumun hasretliğine dayanamazken dayımın ölüm acısına ve hasretliğine dayanmak zorundayım.

Dün hastaneye yattı bügün yok
Yine gözlerim yaşlı:((
Ne yazsam bilmiyorum
Hastaydı ama yaşıyordu, bizimleydi
Ama şimdi yok
Bu dünyadan kurtuldu tamamda
Ama öbür dünya...
Allah'ım mekanını cennet etsin

Not : Bu fotoğrafı 1,5 yıl önce bize geldiklerinde çekmiştim

Posted by Picasa

14 Ekim 2010 Perşembe

SONUNDA ODAMIZ GELDİ


Bu yazımda bahsettiğim odamız dün akşam teslim edildi çok şükür.
Getiren kişiyede eğer bugünde eksik parça çıkarsa kaçacak delik arayın diyerek kızgınlığımı bildirmiş oldum.
Herşey tamam da odayı yerleştirmek biraz sorun oldu. Malum oda küçük fazla eşya da almadım ama onu oraya bunu buraya derken bu şekline zor getirdik.


Bu odanın kapıdan görünüşü



Yatağı almadım Kerim'in bekar evinden kalanlar. Bazası, yatağı ve başlığı bana miras kaldı daha doğrusu el koydum. Bu yüzden başlık odaya pek uymadı ama onunla ilgili de bazı projelerim var. Şu evi bir düzene sokayım onlara başlayacağım.

Nevresim takımı Days in Colours'ın 4 mevsim kapitoneli nevresimi. Yazın yorgansız pike gibi kışın yorgana geçirip nevresim gibi kullanılıyor. Bunun da yarısı Hülyacığımın hediyesi. Ankara'ya taşınırken bana ev hediyesi alacaktı bende Tuğra'ya oda yapacağım ona göre alalım dedim ve bunu aldık. Nevresim almaya gitmiştik kampanyası varmış içinin yorganını da hediye ettiler.


 

Bizi günlerdir uğraştıran masa ve gardrop. Masa geçen hafta gelmişti ama gardrop dün akşam gelebildi.
Oda küçük olduğu için komodin filan alamadım o yüzden çekmeceli ve kullanışlı bir gardrop seçtim. Eşyalarını hemen yerleştirdim gayet güzel oldu.
Masanın sandalyesi de ellerinde yokmuş bir aya kadar gelir dediler (inşallah).

Perdemiz idare eder şimdilik ileride yenisini alırım.
Halı ve avize almamız lazım. Mobilyanın gelmesi yılan hikayesine dönünce onlara bakamamıştım.

Umarım küçük tosbağamda beğenir daha göremedi çünkü. Onun aklında arabalı yatak vardı ama neyse... Allahımdan dilerim mışıl mışıl uyur güzel rüyalar görür.
Posted by Picasa

12 Ekim 2010 Salı

HASRETLİK

Sene 1997 oğlum 1. sınıfa gidiyor.
Bu evimizi yeni aldık çok borcumuz var.
Ben hamileyim...
Gözümde hep iki damla yaş nasıl üstesinden geleceğiz bunların?...
Önceden durumumuz iyiydi arabamız vardı şimdi ise evim var ama arabam yok tek tesellim bu...
Annemgille aynı şehirdeyiz ama uzağız.
Şubat tatili okullar tatil annem Kayra'yı götürdü orada kalıyor. Sabah bırakıp akşam alma imkanımız yok.
Eşim evde beslediğimiz su kaplumbağasını çıkarttı oynuyor
Ben mi kaplumbağaya bakıp bakıp ağlıyorum benim yavrum uzaklarda onunda anası babası nerelerde diye
Hiç isyan etmedim.
Aynı şehirde olup hasretlik çekmek daha ağır geliyor.

Sene 2010 o günkü borçlarımızdan çok şükür kurtulduk
Bakıcı sorunlarımızdan dolayı Tuğra annemgilde kalıyor.
Arabamız yok
Sabah bırakıp akşam alamıyoruz.
Her daim gözümde 2 damla yaş
Hiç isyan etmiyorum.
Hiç umudumu yitirmiyorum.

Ama...
Hasretlik çok büyük dayanamıyorum...

11 Ekim 2010 Pazartesi

HAFTASONUNDAN

Biraz hastalık bol kızgınlık savaş alanı gibi bir ev daha ne olsun.

Bu çocuk odası işi bizi çok yordu. 3 günde teslin edeceklerdi 17 gün oldu hala yok. Aslında yok değil. Geçen hafta hergün bizdelerdi. Ekibin biri ürünleri getirdi. Ama o ekip montaj yapmıyormuş. Diğer gün montajcı ekip geldi. Annemin anlatmasına göre uyuşuk mu uyuşuk tiplermiş. Gelmişler dolabı kurmaya başlamışlar ve abla parça eksik yarın gelelim deyip gitmişler. Annem hepsini açın onlarda da sorun olabilir demesine rağmen yok sadece bu deyip birde üstüne üstük evde sigara içip gitmişler. Bu konu annemde patladı "niye izin verdin"...

Ertesi gün tekrar geliyorlar ama bakıyorlar ki tekrar parça eksik tekrar gidiyorlar.
Bu arada durmadan da biz hem arayarak hem de bizzat giderek şikayetimizi bildiriyoruz.
Cumartesi günü sadece akşam evdeyiz diye bildirmemize rağmen 2 kez uğradık evde değilmişsiniz deniyor. Eşimde pazar sabah getirin öğleden sonra olmayacağız diyor.

Pazar saat 2'ye kadar bekliyoruz gelen giden yok. Eşim benden habersiz aramış akşama getirin diye ilçeye gittiler tamam denmiş. Ben bunları duyunca çıldırdım. Eşimle tartışmaya başladık. Çünkü ben geçen hafta iptal edelim dedim ama eşim kabul etmemişti. Tamam dedi şimdi gidince iptal ettirir başka yerden alırız.

Evden çıktık giderken aradılar biz montaja geleceğiz. Eşimde gelmeyin iptal ettiriyoruz dedi. Mağazaya gittik iptal edin. Tamam ama 15 gün sürebilir. İstanbul'dan iptal edilmesi lazım. Artık beni bıraksan oturup ağlayacaktım orada o kadar sinirlerim bozuldu.

Bunda da vardır bir hayır deyip çarşıdaki işlerimizi halledip eve dönerken. Eşim montajcı ekibi tekrar aradı. Eğer bugün herşeyiyle teslim edecekseniz son bir şans daha veriyorum gelin kurun dedi yoksa iptal ettirdim. Tamam dediler bende oh dedim ama çok uzun sürmedi. 2 dakika sonra aradılar ki çekmeceleri mavi gelmiş. Daha söyleyecek söz bulamıyorum.

Biz bu odayı ESME mağazalarından almıştık. Aldığımız ise standart turuncu renkli çok özelliği olmayan heryerde bulunabilen bir gardrop ve çalışma masası... Başka hiçbir şey yok. Bize bu iki ürünü teslim edemediler. Nasıl bir ticari anlayıştır nasıl bir düzenbazlıktır bilemiyorum. Şimdi tek derdim paramın iade edilmesi...

7 Ekim 2010 Perşembe

HADİ

Bir insan günde kaç kez hadi der. 1 mi 2 mi ben sayamıyorum artık...

Sabah saat 6'da hadi demeye başlıyorum.

Önce eşime; hadi kalk artık
Kayra hadi uyan
Kayra hadi elini yüzünü yıka
Kayra hadi tuvaletten çık
Hadi giyin artık
Hadi kahvaltıya
Kahvaltı bitiminde hadi dişleri fırçalamaya
Hadi montunu giyin
Hadi bir çık artık kapıdan
Hadi geç kaldınız

Kapıdan çıkarlar ben derin bir ohh çekerim. Öğlene kadar rahatım demek oluyor. Öğlen Kayra'nın okuldan gelmesiyle tekrar başlarım.

Hadi ellerini yıka
Hadi ama Kayra okulun pisliğini eve taşıma
Hadi üstünü değiştir.
Hadi çıkardıklarını topla
Hadi bir git artık
Hadi diye diye ömrümü tükettin

Bu kadarla bitmiş olmuyor bunun birde akşamı var

Hadi ellerini yıka
Hadi çabuk yap her seferinde söyletme
Hadi herkes masaya yemek hazır
yemek sonrası
Hadi ellerini sürme oraya buraya çabuk yıka
Hadi ödevlerini yap
Hadi çantanı hazırla
Hadi odanı topla
Hadi yat artık
Ama hadi yatmadın hala.......

Ben mi akşama kadar yüzlerce hadi demekten helak olmuş bir vaziyette yatıyorum:))

Not: Doğrusu haydi ama ben konuştuğum gibi yazmak istedim.

6 Ekim 2010 Çarşamba

Anaokulu Dergimiz



 Bu dergileri annekaz'ın bloğunda görüp hemen istemiştim. Çok geçmeden elimde oldular. Sadece 4,5 TL kargo parası ödeyip sahip olabiliyorsunuz. Çocuklarla nasıl vakit geçirelim diye düşünen ailelere tavsiye ederim. Henüz eve götürmedim. Malum bu oda yerleştirme biraz uzun sürdü. Ev ayakta. İşlerimizi toparlayalım hemen çalışmalara başlayacağız. Sizlerde edinmek isterseniz tıklayın.

4 Ekim 2010 Pazartesi

BOYACI GELDİ HANIIIMMMM


İtinayla her türlü boya badana işleriniz yapılır.

Bu oda bizim küçük odamız. Bir kanepe ve iki koltuk, ütü masası, çamaşır askısı gibi ıvır zıvırlarımız vardı.
Evi ilk aldığımızda da o zaman sadece Kayra vardı, 2. çocuk için ayırmıştım bu odayı. Artık Tuğranın boyu da bacayı aşınca ona bir oda hazırlamanın zamanı geldi de geçti bile. Hala bizim odamızda yatıyor da.
Koltuk ve kanepeleri verdik. Diğer ıvır zıvırlara da henüz yer bulamadık.
Odayı tamamen boşaltmış olduk.
Bu odayı biz boyarız ne var dedik. Daha önce açık yeşildi rengi ama biraz karanlık duruyordu. Şimdi ise neredeyse beyaz gibi krem oldu evet daha ferah oldu. Bir akşam eşimle geçtik başına o tavanı ve köşeleri ben ise duvarları boyadım. Çok yorucu bir işmiş yatağa nasıl attım kendimi bilemiyorum. Ama değdi doğrusu. Şimdi sıra geldi içini yerleştirmeye...
Not: Ücretsiz DYO reklamlarında oynamak olmaz  değil mi:))

Bunlara Baktınız mı?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...