Pages

29 Haziran 2010 Salı

SÜNNET MESELESİ 2

Sünnet kıyafeti işini arkadaşlardan emanet alarak çözmüş olduk. 4 - 5 saat için o kadar para vermeye hiç gerek yok diye düşünüyorum. (Ben ne zaman bu cümleyi kursam eşim gelinliğe de o kadar para vermeye hiç gerek yoktu deyip o günlerin intikamını alıyor ya neyse)

Davetiye; fotoğraflılardan oldu. Ben normal kart da beğenmiştim ama rağbet görmedi. Bir yandan iyi de oldu çünkü ayrıca fotoğraf çektirme derdimiz kalmamış oldu. Hem daha hesaplı oluyor.

Salon ise; aslında burası bir cafe, bu yıl düğünlere de kiralanıyor. Hiç orada yapılmış bir düğüne gitmedim umarım güzel olur. Sünnet için çok büyük biryere hiç gerek yok değil mi?

Benim kıyafetime gelince bunda da başlarda hiç telaş etmemiştim. Ama sonraları birkaç mağazaya bakıp birşey bulamayınca panikledim. Ama aradığım gibi birşeyler bulabildim. Resimleri daha sonra yayınlarım.

28 Haziran 2010 Pazartesi

SÜNNET MESELESİ


Turtam için erken olsa da Kayroşumun boyu bacayı aşacak durumda. Bu sebeplerden ötürü 4 Temmuz'da sünnet düğünümüz var. 
Sünnet işini taa 3 sene önce halletmiştik. Çünkü doktorlar 3 yaş ile 7 yaş arasında yaptırmayın diyorlar. Bizim de aralarında 7 yaş var Tuğra büyüsün diye beklerken Kayra çok büyüyecek falan filan derken Tuğra 2 aylık Kayra'da 7 yaşında sünnet olmuş oldular

Şimdi sadece eğlencesi kaldı. 

Sünnet düğünlerinin fazla abartılmaması gerektiğini düşünüyorum.  Aslına bakarsak benim için olmasa da olur. Yeni evlendiğimizde bir yakınımız yapmıştı. Sadece uzunca bir masada çok yakınlarla eğlenilmişti bizim de çok hoşumuza gitmişti. Oğlumuz olursa biz de böyle bir eğlence yapalım der dururduk. Ama Kayra büyüyüp arkadaş çevresi genişleyince bizim düğün de 50 kişiyle başladı 100 oldu yok dedik 150 olsun. Kimi bana da haber ver dedi kimine de biz gittik dedik ve ortalama 180 kişiyi bulduk.

Abartmayacaktık değil mi?

Aslında yapılacak pek birşey yok Çocuk gezdirme ve salona gidilecek. Hiç panik değildim çok sakindim ama günler yaklaştıkça uykularım kaçmaya başladı.

(Devamı Yarın)


25 Haziran 2010 Cuma

KARNE, OKUL GECESİ, VEDA...


Karneler alınalı 1 hafta oldu ama ben ancak yazabiliyorum. Çok şükür karnemiz iyi. Kayroşum takdir aldı. Sanki daha dün okula yazdırmışım gibi geliyor ama 5. sınıfa geçen bir delikanlı oldu oğlum. Zamanı artık yakalayamaz haldeyim.

Bu sene buruk bir karne günü oldu çocuklar için. Çünkü öğretmenimizin tayini İzmire çıktı. Yani son senelerinde başka bir öğretmenle devam edecekler. Çocuklar çok ağladılar ama elden ne gelir. Aslında bir sene daha sabretseydi öğretmenimiz ama ne yapalım nasipten ötesi olmuyor.

Her sene yılsonu yemek düzenlerdik ama bu sene Ankara gezisine gittikleri için yemek yapılmamıştı. Tayin olayını duyunca apar topar bir eğlence düzenledik. Biz çok eğlendik ama katılım fazla olmamıştı. Bazı ailelerin işi vardı bazıları ise öğretmene tepki gösterip gelmediler. Ama olsun çocuklarımızı bu günlere getirdiği için bir minnet borcumuz hep vardı. Ödeyemesek de güzel bir anı bırakmışızdır umarım.

Bundan sonraki günlerde öğretmenimizin ve çocuklarımızın yolu açık olsun tek dileğim bu.

23 Haziran 2010 Çarşamba

ŞEBİT - KAYSERİ YAĞLAMASI



Kardeşim Kayseri'ye gelin gidince bu güzel lezzetlerle tanışmış olduk.  Adı Şebit ya da yağlama diye geçiyor.
Yapılışı ise;
* İçi için bildiğimiz kıyma sote yapılıyor ama biraz bol malzemeyle ve sulu yapılıyor. Eğer yaparken suyunu çekerse biraz su ekleyebilirsiniz.
* Şebitler ise Kayserinin pekçok yerinde satılıyor ama başka şehirlerde lavaş diye alıyoruz ya da evde kendiniz yapabiliyorsunuz sadece ince açmak lazım.
* Kıymalı iç çok sıcak olacak hatta altını söndürmeyin
* Şebitlerden büyük tepsiye 1 kepçe iç döküyoruz üstüne 1 şebit koyuyoruz.
* Şebitin üstüne tekrar iç koyup ıslatıyoruz.
* Üzerine tekrar şebit. Bu böyle kat kat oluyor. İç malzemeyle şebitler iyice ıslanıyor.
Hemen pasta keser gibi kesip sarmısaklı yoğurtla servis yapılıyor.
Katlarını kendiniz belirleyin. Gözünüze az ya da küçük gelebilir ama inanın çok doyurucu oluyor.

Not: Çok iyi yapamamış ya da yanlış anlatmış olabilirim Kayserililerden özür dilerim.
Not: Eşimin doğumgününde yapmıştım ancak yayınlayabildim.


Posted by Picasa

22 Haziran 2010 Salı

RICHARD GERE VE AMELİA


Cumartesi akşamı bu filmi izledik. İzledik derken çocuklar uyumuştu ve sonlarına doğru bende uyumuşum. Yani kısacası uyuttu. Sadece Richard Gere var diye heves etmiştim ama adama yazık etmişler. Uyutan bir filmde de sadece adama bakmak fayda etmiyor maalesef, konu Richard Gere olsa bile. Kısaca konu güzel ama çok yavan bir anlatımı vardı ben beğenmedim iyiki o kadar para verip sinemada izlememişim.

21 Haziran 2010 Pazartesi

BABAM


Kız çocukları için babalarının ayrı bir yeri vardır. Benim içinde muhakkak öyle. İnsan onların çocuğuyken anlamıyor ama evlenip çoluk çocuğa karışınca her söylediklerinin her yaptıklarının bizim için ne kadar önemli olduğunu anlıyor. Allah onları başımızdan eksik etmesin. Geçte olsa buradan tekrar kutluyorum babamın babalar gününü.

Not: Resim 4 yıl öncesine ait. Kucağındaki kız kardeşimin 1 aylık çirkin kızı Elif Dila... Çirkin çünkü benim kızım yok o yüzden o hep çirkin olacak.

17 Haziran 2010 Perşembe

REGAİP KANDİLİ




Receb ayının ilk cuma gecesine Regaib gecesi denir. Bu geceye Regaib gecesi ismini melekler vermişlerdir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, daha kıymetli oluyor. Allahü teâlâ, bu gecede, müminlere, ragibetler [ihsanlar, ikramlar] yapar. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Bu gece yapılan dua kabul olur, namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir. Regaib gecesini ibadetle geçirmeli, kazası olan, hiç değilse bir günlük kaza namazı kılmalı! Kazası olmayan da nafile namaz kılar, Kur’an-ı kerim okur, tesbih çeker, tövbe istiğfar eder. Perşembe günü oruç tutup, gecesini de ihya etmek çok sevaptır. Receb ayında oruç tutmak faziletlidir.

Bende herkesin kandilini kutluyorum ve Allahtan bütün ibadetlerimizin ve dualarımızın kabülünü diliyorum.

Not: Resim http://www.harbimi.net/ sitesinden

14 Haziran 2010 Pazartesi

KENDİMİ KAYBETTİM

Hııı!!!

Kendimi kaybettim bulamıyorum, bulan olursa bana bildirmelerini rica ediyorum.

Bu hafta sonu ne yaptım nerelerdeydim hiç bilmiyorum.
Cumartesi öğlen işten çıktım çarşıya uğradım birkaç mağazaya uğradım. Beğendiklerimi tek başıma almaya karar veremedim. Daha doğrusu akşama iş arkadaşımızın düğünü vardı ben çok kararsız kaldım yeni birşey mi alsam yoksa eskileri mi giysem bilemedim. Defacto'da bir blüz beğendim ama neyse sonra bakarım boşver deyip sosyete pazarının yolunu tuttum. Çorum'da cumartesi günleri kuruluyor pazar. Orada da fazla oyalanmadım. Mutfak için sıvı sabunluk ve Kayra'ya da şort aldım.
Sosyete pazarının karşısında da sebze pazarı kuruluyor oraya da uğrayıp sebze ve meyvelerimi aldım almasına ama hava bir sıcak ve benim evimde acayip yokuş nasıl tırmandım bilemiyorum. Eve gelip biraz soluk alıp hemen duşa girdim. Sonra kıyafet aramaya koyuldum. Moda danışmanım da Kayra oldu sağolsun.

- Bu nasıl oğlum
- Hiç yakışmadı

- Peki bu elbise nasıl
- Hamile gibi oldun (çok sağol göbeğimi gözüme sokmana gerek yoktu)

- Şu ikisini giysem
- çok kötü

çok yardımcı oldun çok teşekkür ede
rim
neyse kuaförümü aradım 1 saat sonra gel kalabalık dedi

ben bir hışımla tekrar çarşıya gittim. Giderken Eşimi aradım beni al ya da bırak hatta kıyafet seçmeme yardımcı ol diye ama bana hiç dokunma diyerek yardımlarını esirgememiş oldu:(((

Aklıma arkadaşım Elif geldi. Hemen aradım çarşıdayım dedi iyi geliyorum deyip buluşmaya çalıştık. O da kızını bekliyormuş o geç kalınca ben de kabinde giyinmiş bir vaziyette onu beklemek zorunda kaldım. Neyse kavuştuk hemen 2 saniye blüzüme baktı olmuş dedi zaten başka şansım da yoktu aldım hemen.

Tekrar tabanlara kuvvet kuaföre çıktım. Çıktım diyorum yokuş çıkıyorum ya ondan. Heme saçıma bir fön çektiriyordum eşim aradı geliyorum diye. İyi dedim eve kadar götür bari beni yürüyecek halim kalmadı. Ama ne mümkün ben eve doğru yürümeye başladım. Hatta eve girdim eşim aradı neredesin diye sağol ben geldim sen zahmet etme dedim.

Böyle yoğun bir günün ardından düğün salonunda uyumak üzere olmam çok yadırganacak birşey değil sanırım...

9 Haziran 2010 Çarşamba

ANKARA'NIN YOLLARI TAŞTAN


Bu haftasonu yine Ankara maceramız vardı. Her ay olduğu gibi pazartesi doktor kontrolüne gitmiştik. Tam haftasını seçmişiz yağmur dolu çok feciydi ortalık. Artık benim için Ankara'ya gitmenin en güzel yanı annemleri görmek.
Ankaraya hep bir günlüğüne gittiğimiz için turtayı götürmüyorum. O da pek anlamazdı gittiğimi. Gece biner otobüse sabah varır, akşama geri dönerdik. Annemler gideli bizde 1 gece olsun kalıyoruz onlarda. Neyse bu sefer eşimle Tuğra bıraktı bizi terminale
Tuğra otobüsleri görünce
* Anne sende deliyor musun dedi
Sanki onlar gidiyormuş da ben kalıyormuşum gibi:))
Orada anlatmaya çalıştım abiyi dr. götürüyorum seni sonra alacağım diye ama ağlamasına engel olamadık.
Bu kısmı biraz acıklıydı:((
Ve gün boyu ara sıra ağlamış. Sık sık telefonda görüştük. Bana hep
* Anne ben de delebilirmiyim?
* Baba beni indirdi otobüsten ben gelemedim dedi durdu.
Asıl bunları duyan dedemiz dayanamıyor o ayrı...

Asıl konumuza gelelim Kayra buradaki telden kurtulmuş oldu ama işi daha bitmedi. Ağız içi tellere geçeceğiz tabiki bu konuda sponsor arıyorum. Malum biraz masraflı işler bunlar. Temmuz ayında takılacakmış gibi randevumuzu aldık ama ciddi ciddi bütçe ayırmam lazım bu işe daha öbür tellerinin taksitlerini ödüyordum. Ama bunu ne yaparım bilemiyorum.

Yok mu diş hastanelerinden sesimi duyup bize sponsor olmak isteyen:::::)))))))

Posted by Picasa

4 Haziran 2010 Cuma

ÖĞRETMEN OL ARTIK



Bu yukarıda görmüş olduğunuz şahsiyet benim kardeşim olup bugün öğretmenlik atamalarında hiçbiryere atanamayarak bizi üzüntülere boğmuştur.

Şaka bir yana cidden üzüldük çünkü bu atamada da tayin olur diyorduk ama maalesef olmadı. Hakkında bu hayırlısıymış demek ki.
Biraz da öğrenim hayatından bahsedeyim ki olayı daha iyi kavrayabilesiniz.
İlkokul, ortaokul ( o zamanlar vardı) ve lise hayatı standart bir şekilde devam etmiştir.
Ama.....::::::)))))))
Üniversite hayatı bir başka geçti.
* Şimdi bizim bu canım kardeşimiz üniversiteyi kazanmak için 4 yıl uğraştı. Daha doğrusu ailem 4 yıl bütün imkanlarını seferber etti. Hatta annemin güzel bir lafı var. (Beni imkansızlıklardan dolayı sadece 1 sene dersaneye gönderebildiler onda da kazanamadım) Bu parayı sana harcasaydık sen profesör olurdun der.
* Neyse kazandı kazanmasına ama okul bir türlü bitmiyor. 4 yıllık okul buna oldu 6 yıl.
* Ailem hala sabırlı ve okutuyorlar.
* son sene sadece 2 dersi vardı vermesi gereken ve bir yerde de iş buldu öğretmenlik yaptı. Ama bu arada çok yoğun olduğunu bahane edip KPSS'ye çalışamamışmışşşşş.
* dolayısıyla KPSS'den de düşük bir puan aldı da atanamadı.
* Neyse ki özel bir okulla anlaştı ve de bu sene hiç olmazsa para kazanabildi.
* Bu arada ailem ise sonsuz sabır göstermeyi öğrendiler.
* Çünkü annemgilin planı Kerim atanacak, askere gidecek ondan sonra da evlendirip tabi hayırlısıyla ondan kurtulmak. Yani annemgilin herşeyi bu arkadaşa bağlı. Ona düğün yapmayınca ne birşey alabiliyorlar ne de umreye gitmek istiyorlar gidebiliyorlar. Burada hak veriyorum.
* Hala umudumuzu yitirmedik bir daha ki KPSS'ye ve atamalara hayırlısı.
Not: Umarım çocuklarım bu konuda dayıya çekmezler:)))
Bir Not Daha : Herşeye rağmen seni çok seviyoruz.
Posted by Picasa

3 Haziran 2010 Perşembe

CANIMIN İÇİ



Bugün canımın içinin doğumgünü
Acısıyla tatlısıyla güzel bir hayatı paylaşıyoruz.
2 tane güzel tosbağamız var
Daha ne olsun değil mi
Hep beraber geçireceğimiz güzel mutlu yıllar diliyorum.
İyiki doğmuşsun iyiki varsın

Hediyemizi dün vermiş olduk. Daha doğrusu beraber almış olduk. Biz çocuklarlar çarşıya cıkmıştık hediye bakmak için kocişimde iş çıkışı bize katılınca hediyeyi beraber almış olduk:))

Bunlara Baktınız mı?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...