Pages

29 Kasım 2010 Pazartesi

HARRY POTTER ya da HAYRİ PITIR



Pazar günü hiçbir yere çıkmadık. Sabah biraz ev işi yaptık.Yemeğe de balık yaptım.
Normalde öğleden sonraları dışarı çıkardık ama bu pazar evde oturalım dedik. Bunun keyfi de başka oluyor.
Daha doğrusu eşimle sinema planımız vardı.Kayra'ya sürpriz yapıp Harry Potter'e götürmeyi düşünmüştük Kayra'nın deyimiyle Hayri Pıtır'a:))
Biz yıllardır sinemaya gitmiyoruz. En son Babam ve Oğlum'a gittik sanırım. Kayra sık sık gidiyor.
Kışın Etüt götürüyor yazın ise TEGV  götürdü. Bu yüzden bizden fazla talep etmiyor.

Akşam yemeğini yer yemez hemen aradım sinemayı. 18:00'de var dediler. Hemen 10 dk. hazırlanıp çıktık.
Allahtan sinema çok yakın da evimize fazla zaman kaybetmedik. Hala Kayra'ya söylememiştik.
Ama deli etti bizi
- Nere gidiyoruz.
- Bize göre bir yer mi?
- Niye söylemiyorsunuz.

Sinemanın orada yeni açılmış çocuklar için bir yer var oraya gidiyoruz dedik.
Sinemanın önüne gelince anladı artık.

Hayri Pıtır fena değildi. Ben ilk bölümünü çok beğenmiştim. Komikti çünkü. Kahramanlar büyüdükçe olaylar da karmaşıklaştı.
Tek hatamız Tuğra'yı da götürmek oldu. İlk kez sinemaya giden bir çocuğa yanlış bir film seçmişiz. Bazı sahnelerinde söylemese de korktu. Biz bile korktuk. Korktuğu yerlerde uykum geldi dedi. Buna rağmen sinemayı sevmiş. Tuğra'yı idare edeceğim diye filme çok fazla konsantre olamadım. Yani ben mi filmi izledim film mi beni izledi bilmiyorum.
Kayra ise filmi çok beğendi. Bir sahnesinde ağladı bile (çok duygusaldır kendileri)

Bir pazarımız da böyle geçmiş oldu.

Merhaba Pazartesi Sendromu

27 Kasım 2010 Cumartesi

AYVA KOMPOSTOSU

Babama biryerden bol miktarda ayva gelmiş. Annemde bizlere verdi ben ne yapayım bunlar çok diye...
Bende internetten ayva reçeli araştırırken cahide ve jibek'in sitesinde ayva konservesi buldum.
Kompostosunu yaparım ama konserve gibi saklamak aklıma gelmemişti.
Önce ayvaların kabuklarını soyup küçük küçük doğradım.
En zor kısmı da bu (sağolsun eşim de yardımcı oldu)
Sadece bir kaç kilo yaptık ama ertesi gün bir baktım ellerim su toplamıştı
Tam tarif veremiyorum göz kararı yaptım.
Tencerede su ilavesiyle pişirdim. Bunlar hep zevke kalmış şeyler
Kimi hoşafı sulu sever kimi susuz bol taneli sever.


Ayvaların pişmesine yakın şeker koydum.
Hatta biraz fazla koymuşum çok tatlı olmuş.
Daha sonra sıcak sıcak kavanozlara koyup ağzını sıkıca kapattık.(eşimin ellerine sağlık)



Ters çevirip 1 gün böyle beklettim.
Ertesi gün tutup tutmadıklarını kontrol ettim.
1 tanesi tutmamıştı onuda açıp hemen tükettik.
İlk kez yapıyorum umarım uzun süre dayanır.

26 Kasım 2010 Cuma

BAYRAMIN 2. GÜNÜ AMASYA GEZİMİZ

Bayramın 2. günü köy gezimizden sonra Amasya'ya geçtik.
Babam Amasyalı, ama biz hiç orada yaşamadık.
Keşke Annemler Çorum'a değil de Amasya'ya yerleşseymiş.
Kızkardeşimle hep bunu söyler dururuz.
Bunu duyan eşlerimiz "o zaman bizi bulamazdınız" deyip deyip gülerler.
Nasip işte....

Amasya'da ise sağ kalan tek amcam (Allah uzun ömürler versin) var.  





Amcacığım da çocukları hep tosbagalar diye sever.

Burada da çok kalabalık bir bayram yemeği yedik. Çünkü Amcamların çocukları da hep oradaydı.
Vacır vucurduk yani.
Yengem sağolsun çok zahmetlere girdi.



Sıkılan ve mızırdıyan çocukların imdadına Serdar Abim yetişti.
Epey oynadı çocuklarla


Daha sonra havanın soğuk olmasına aldırmadan ırmak kenarında yürüyüş yaptık.
Amasyaya gelirseniz buraları gezmeden dönmeyin sakın.


Şehzadeler şehri Amasya
Orada yaşamış bütün şehzadelerin büstleri yapılmış



Çocukları bir arada tutmak ne kadar zor oluyor bir bilseniz.



Irmağı, tarihi evleri, kral mezarlarıyla tam bir turistik şehirdir.


Fotoğraf çekerken rahat durmayan sadece çocuklar değil.
Koskoca dayımız da yaramazlık yapabiliyor:))

25 Kasım 2010 Perşembe

BAYRAMIN 2. GÜNÜ KÖY HAYATI

Bayramın 2. Günü Amasya'ya gitmek için tüm sülale yola çıktık.
Önce babamın köyüne uğradık.
Yıllardır hiç gitmiyorduk.
Mezarlık ziyareti yaptık.
Babaannem, dedem, amcalarım için dualar ettik. Allahım kabul etsin inşallah.
Daha sonra babamın baba evine gittik. Yengem hala o evde oturur.
Belinden rahatsız hiç yürüyemiyor.
Zayıflamış küçülmüş...





Standart köy evi keşke dışarıdan da resim çekseymişim.
Eski tip mutfak rafları,
Önüne perde çekilmiş mutfak tezgahı
Duvara asılmış küçük bir ayna ve makas







Büyük tosbağa köye girerken
İlk kez köy görüyorum dedi.
Cidden hiç köye gitmemiştik.
Ama hiç beğenmedi nedense
Küçükler ise eşeğe bindiler
Çok hoşlarına gitti. Her ne kadar Tuğra ata bindim dese de  ömürlerinde eşeğe de binmiş oldular.
Eskiden amcamlarında vardı.
Bol miktarda kaz gördüler. Onları da çekmemişim.


Köyümüz güzelleşmiş
Eskiden çamurdan girilmezdi
Yollar ya asfaltlanmış ya da Arnavut kaldırımı döşenmiş.
Ama artık köylerde hiç genç nüfus yok, sadece yaşlılar kalmış.

24 Kasım 2010 Çarşamba

ÖĞRETMENLER GÜNÜ

İlk önce canım kardeşlerim Şevkiye ve Kerim'in Öğretmenler Gününü kutluyorum. İkisi de en zoru olan Özel Eğitim Öğretmeni.
Yıllar önce emekli olmuş İlkokul öğretmeni amcamın
Almanca öğretmeni amcamın damadı Mehmet Eniştemin
Matematik Öğretmeni dayımın oğlu Selçuk'un
Beden Eğitimi öğretmeni amcamın oğlu Serdar'ın
İngilizce öğretmeni eltimin kızı Seçil'in
Matematik öğretmeni Seçil'in nişanlısı Selçuk'un (bütün Selçuk'lar matematik öğretmeni herhalde:))))
Yine matematik öğretmeni teyzemin gelini Afife Abla'nın


ve bütün öğretmenlerin ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM...

Not: Kaç kez uğraştıysam resim yükleyemedim. Bir sorun var herhalde.
Tekrar Not: Her Öğretmenler Gününde aynı yazıyı paylaşıyorum. Ailemize yeni öğretmenler katılırsa onları da ekliyorum.

23 Kasım 2010 Salı

BAYRAMIN 1. GÜNÜ

Bayramlar bizim için kalabalık ve curcunalı geçti.
Kayseriden kızkardeşim ve Gümüşhaneden erkek kardeşim geldi.
Hasretliğimizin sona erdiği güzel günlerdir bayramlar.
Bayram sabah kahvaltısını babamgilde yaparız.
Erkekler namaza gider annem mutfağa
Bu bayramda su böreği ve baklava yapmış bizi bekliyordu.
Kayserili bir damat girince sülaleye Bayram sabahları nohut yemeği de farz oldu bizim için:))
Oralarda adet böyleymiş annemde yapıyor sağolsun.
Ama resim nerede derseniz birtane bile çekmemişiz. Yok:))
Sonra bayramlaşma faslına geçeriz.
Çocuklar harçlık derdine düşer.
4 çocuk olunca...
Senin paran şu kadardı... Benimkini sen aldın...
Sen az verdin... Dayın çok versin gibi...:))
Sonra herkes gideceği yerlere dağılır.





Bu resimler eşimin teyzesinde çekildi kuzenler gelinler damatlar bir arada.



bunlarda teyzemiz ve küçük tosbağa
Küçük tosbağa arife akşamı düştü ve göz kenarını yaraladı.
Bayramda yaralı koyunlar gibi gezdi.
Allahım gözünü korudu.
Posted by Picasa

22 Kasım 2010 Pazartesi

DÖNÜŞ

Bayramın ve tatilin bitmesiyle normal hayatımıza dönmüş olduk.
Güzel bir bayramdı
Ama tatlin bitmesi çok zor geldi.
Eve alışıyorsun
Çocuklara alışıyorsun
Biraz daha geç kalkmaya alışıyorsun. (En fazla 8,30'a kadar yatabildim o ayrı konu)
Bir sonraki tatili dört gözle gözlüyorum:))

16 Kasım 2010 Salı

MUTLU BAYRAMLAR

Umarım herkes istediği gibi bir bayram yaşar.
Umarım bütün büyüklerin elleri öpülür
Umarım bütün çocuklara harçlık  verilir
Umarım bütün çocuklar şeker toplamaya çıkar
Umarım herkes sevdikleriyle birlikte olur
Umarım herkes kurbanlarını paylaşır.
Umarım herkes bayramını bayram gibi yaşar...

13 Kasım 2010 Cumartesi

GARİP BİR TELAŞ

Bu haftam çok telaşlı geçti.
Sebebini bende bilmiyorum:))
Biraz temizlik yaptım.
Cam kapı silmedim, sadece perdeleri ve yıkanması gerekenleri yıkadım.
Aslında panik bir yapım var mesela
Bugün temizliğe kadın gelecek, tamam gelsin toparlasın değil mi
yok yok
Ben o gelmeden her yerleri toplayıp çamaşır ütü bırakmamalıyım.
Neden!...
Bugün akşam da kalan çamaşırlarımı yıkayabilirim ya da ütümü yapabilirim değil mi?
Sanki kural
Hatta mutfak alışverişi yapacaksam temizlik gününden önce yapmalıyım:))
Ortalık derlenip toplanacak ya
Allah Allah
Bazı günler bu durumun beni ve eşimi ve çocuklarımı bunalttığını düşünüyorum.
Elimde değil...
Misafir geleceği zaman da aynı şeyleri yaşıyorum.
İşlerim kesinlikle bitmeli
Menüm kafamda hazır olmalı
1 gün öncesinden yapılabileceklerim muhakkak yapılmalı
Salata malzemelerini bile ne zaman yıkamam gerektiğini planlamalıyım.
Nedendir bu panik anlamıyorum.

9 Kasım 2010 Salı

AH BOYNUM AH BELİM


Uzun zamandır yürürken ayaklarımda bir uyuşma oluyordu. Sonradan anladım ki sağ orta ayak parmağım devamlı uyuşuk. Hiç geçmiyor.
Hep doktora gideyim deyip durdum ama bir türlü gitmemiştim. Evet ihmalkarım.
Geçen hafta bir gece boynumun ağrımasıyla uyandım. hah dedim boynum tutulmuş. Ama ne tutulma dönemiyorum yataktan kalkamıyorum. Çok feci bir ağrı.
4 gün boyunca geçer diye bekledim ama bir türlü geçmeyince cumartesi günü soluğu doktorda aldım.
Önce film çektiler. Romatizma için tahlil yaptılar. Belimden MR çektiler. Bu MR'dan insanları niye korkuturlar anlamıyorum. Çok önyargılı gitmiştim ama hiç zor olmadı.
Sonuç mu?
Doktor kaza filan mı yaptın dedi.
Belim biraz kaymış. Ama boynum feci durumdaymış
Durması gerekenin neredeyse tam tersi duruyormuş.
Ne yaptın bu kadar zorladın dedi
Hiçbirşey yapmadım sadece masa başında çalışıyorum
oturma bozukluğundan kaynaklanmış.
Hem belim için hem de boynum için hareket verdi sabah akşam yapılacak.
Sen spor yapmazmısın al sana zorunlu spor:))
3 hafta yapacağım (iğne ilaç da cabası) eğer düzelme olmaz ise boyunluk ve korse kullanmam gerekecekmiş.
Ağrılarım biraz hafifledi ama boynum beni çok zorluyor.
Umarım faydalı olur da çabucak atlatırım.

Resimdeki hareketler boyun hareketlerimin sadece bir kısmı. Ama hareketler aynı plates hareketleri

Not: Resim bu adresten alınmıştır.


4 Kasım 2010 Perşembe

YATAK BAŞI (ESKİLERİ YENİLEME)



Bugün eskileri değerlendirme etkinliği yapalım.
Bloger dilinde DIY deniliyor sanırım.
Ama türkçe kullanalım değil mi?
Tuğra'nın yatak başından bahsetmiştim. 
Dün akşam bu işe el attık. Attık diyorum neredeyse hepsini eşim yaptı:)) 


İlk önce mobilyasına uygun arkası yapışkanlı kağıtla her tarafını kaplayarak odasına uymayan koyu renkten kurtulmuş olduk.




Disney karakterleri de rulo kağıttı.
Onları da tek tek keserek yatak başına süs yaptık.
Artanlarından da duvara serpiştirdik.
Hem eğlenceli hemde küçük tosbağanın yaşına uygun olmuş oldu.

Posted by Picasa

Sonuç böyle oldu.
Tuğra beğendi.
Yatağında yattı mı derseniz hayır. Sadece konu mankeni oldu:))
Hep diyorum ya bizim odaya 4 kişilik bir yatak alacağım:))

2 Kasım 2010 Salı

MİLFÖY ÇUBUKLARI



Zamanınız yoksa ya da habersiz bir misafiriniz gelmiş ise çok pratik bir tarif.
Buzlukta her zaman hazır olan milföy hamurlarını uzunlamasına 4'e kesip üzerlerine yumurta sarısı sürdüm ve susam ektim. Çok kısa sürede pişiyorlar.
Buzluğumda devamlı milföy hamuru bulunduruyorum. Ama çok fazla kullanmıyorum. Çünkü ben hazır gıdalar kullanmaktan yana değilim. Elimden geldiğince evde kendi yaptığım ürünleri kullanmaya çalışıyorum. Mesela evime hazır çorba ve margarin asla girmez. Puding, krem şanti, gibi ürünleri de çok az kullanmaya çalışırım.



Bu mutfak faresini tanıyorsunuz artık:))

Duvardaki gölgeden kalbi gördünüz mü?

Eşim ve mutfak faresinin gölgeleri...
Posted by Picasa

Bunlara Baktınız mı?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...