Pages

30 Aralık 2011 Cuma

MUTLU YILLAR

Önce aileme sonra herkese sağlıklı, hayırlı, güzel bir yıl diliyorum.

KÜÇÜK ŞEYLER DEN GÜZEL BİR HEDİYE


Sevgili Özden Bey, el emeği göz nuru yaptığı minyatürlerden yılbaşı temalı olanı  bizlere hediye ediyor.
Ben katıldım siz de katılın derim:))

29 Aralık 2011 Perşembe

HEDİYELERİM



İlk sanal hediyelerim:))
Hediye veren sitelerin istekleri yüzünden çok fazla çekilişe katılmıyorum.
Katıldığım çekilişlerden de hiç çıkan olmadı:((
Sevgili Tuba'nın yeniyıl çekilişine katılıp, Ganfi ile eşleşmiştim.
Dün hediyelerim elime ulaştı.
Yağ şişem ve sabunlarım el emeği göz nuru
Buradan bu güzel hediyeler için arkadaşıma çok teşekkür ediyorum. 
Ayrıca 2 haftadır hastalıkla uğraşıyor tekrar geçmiş olsun diyorum.
Posted by Picasa

27 Aralık 2011 Salı

KIZ İSTEME ÇİKOLATASI


Efendin kız isteyecekler önce çikolata kutusunu beğeniyorlar.
Kutu deyip geçmeyin çok çeşidi var ve da biraz tuzlu...
Biz bu mor kutuyu beğendik.
Üzerini aldığımız yer süsledi.


Sıra geldi çikolatasına
Bu konuda da sınırsız çeşit var
Biz tadına bakarak karar verdik:))
Üzeri beyaz bademliler müthişti.
Nedense tek çeşit düşünmedik
Sarı ve kırmızı kalplerde olsun istedik.


Çiftimize nazar değmesin diye iki de nazar boncuğu koydurduk.
Bunlar yedikten sonraki hali yoksa çok güzel sıraya dizmişlerdi.


Not: Darısı bütün bekarların başına olsun

26 Aralık 2011 Pazartesi

ANNEM

Bugün Anacığımın doğumgünü
Nice uzun ve güzel yıllar diliyorum
Ama ben ne yaptım
Bugün Kayra'nın Ankara'da diş randevusu var
Babamla gönderdim!!!
Yani annemle babamı ayırmış oldum:))
Çok kötüyüm değil mi
Neyse Allahtan birşey olmazsa akşama gelecekler...

24 Aralık 2011 Cumartesi

BLOGLAR TATİLDE


Ya bu blogerlar niye cumartesi yazı girmiyor anlamıyorum. (Ben de dahil)
Resmi daire mi burası
Bizim gibi çalışanlar okuyacak blog bulamayıp sıkıntıya düşüyor ama...

23 Aralık 2011 Cuma

KIZ İSTEME ÇİÇEĞİ



Bayramda tosbagaların dayısının nişanını yapmıştık. Farklı şehirlerde olunca kız isteme nişan hep beraber oldu.
Gelinimiz canlı çiçek istemediği için bizde bu çiçeği yaptırdık. 
Beğendiler ki kızı verdiler bize:))
Kendi isteme çiçeğimi hatırladım birden, sayısını bilmiyorum ama bir demet çok açmamış kırmızı gül.
Hemen vazoya koymuş birkaç güne tomurcuklar açmış daha sonra da solmuşlardı. Kurutmak hiç aklıma gelmemişti.

22 Aralık 2011 Perşembe

ELİŞİ DEFTERİNDEN HEDİYELER


Elişi defteri arkadaşımız bu güzel kapı süslerinden 6 adet hediye ediyor. 
Ben bunu beğendim ama diğerlerine de hayır diyemem. 
Hadi hayırlısı...

21 Aralık 2011 Çarşamba

MİKRODALGA FIRINDA KUMPİR



Patatesleri yıkayıp birkaç yerinden deldikten sonra mikrodalga fırına koyup 15 dakikaya ayarladım. Ama patateslerim sağolsun 15 dk. pişmedi biraz daha pişirdim.
Ben kabuklarını soyup ezdim ve tereyağ ile kaşar ekledim. Çocuklar rahat yesin diye kabuklu kullanmadım.
Üzeri zevke kalmış
Mısır, garnitür, zeytin, turşu, sosis, ketçap, mayonez artık ne seviyorsanız.


Bu Kayranın, turşusuz.
Normalde turşu yer ama başka şeylerin içinde yemez:))

16 Aralık 2011 Cuma

VASİYET


Annemin babama tek vasiyeti 
"Ben ölürsem evlenirsin biliyorum
Ama evlilik programlarına gidip de sakın göbek atıp oynama"

Ne yalan söyleyim eğer gaza gelirse babamda o potansiyeli görüyorum.

12 Aralık 2011 Pazartesi

KIZGINLIKLARIM KIRGINLIKLARIM

Biliyorsunuz kardeşim maalesef Van Depremini yaşamıştı. O günden bu güne her zaman olmasa da sıkıntılı günler geçirdik. Anladık ki depremi yaşayıp kurtulmakla iş bitmiyormuş.

Şimdi ne yapacak.
Bu geceyi nasıl geçirecek
Ne yiyip ne içecek
Şarjı yetecek mi
Evinde oturabilecek mi
Kıyafetlerini nasıl alacak
İyi ki camdan atlamaya kalkmamış (6. katta oturuyor.)
İyi ki evli değil çocukları yok

gibi onlarca soru, cevap ve düşünce,

Bütün bu sıkıntıları eşimiz dostumuz sayesinde atlattık. Annemlerin telefonları hiç susmadı desem yeridir. Kardeşiminki de aynı şekilde...
Bunlardan önemlileri taa Almanyadan arayan kızkardeşimin kayınvalidesi Fatma Teyze ki bayram seyran da atlamaz arar muhakkak, diğeri de Somalide Kızılay görevlisi olarak çalışan dayımın oğlu, bu da ailesiyle bile zor irtibat sağlıyor ama annemi aramayı ihmal etmemiş sağolsun.

Kırgınlıklarım ve kızgınlıklarıma gelince aynı şehirde oturup da arayıp sormayanlara olsun, bir telefon etmeyi bana çok gördüler. Hele biri öyle yakınım ki hatta kardeşimden haber alamayıp yollara düşmemiz gerekseydi bize çok çok yardımcı olacak biriydi... Demek ki onların gözünde değerim bu kadarmış.
Bunlardan bir kısmını hayatımdan çıkardım. Ama çıkaramadıklarımda var maalesef:((

8 Aralık 2011 Perşembe

BİZDE PİŞER KOMŞUYA DA DÜŞER



Dün akşam ilk defa aşure yaptım. Daha önce hiç yapmamıştım. Hep etraftan otlanırdım ama bu sene ne annem ne de kayınvalidemden ses soluk çıkmadı ben de onlar yapmazsa ben yaparım dedim. Tadı biraz az olsa da ben beğendim tekrar yaparmıyım yaparım. Komşularımda selamlaşmaktan başka bir ilişkim olmasa da bir ikisine dağıttım. Hatta büyük tosbağam dağıttı hatta dağıtalım diye çok ısrar etti çünkü paylaşmak sevapmış.

5 Aralık 2011 Pazartesi

37 YIL EVLİLİK

Fotoğraf çekme özürlü oldum. Nedense olayları fotoğraflamak aklıma gelmiyor. Eee ne oluyor fotoğraf çekmeyince de yazı yazmak anlamsızlaşabiliyor.

Kayra Ankaraya diş tedavisi için giderken tercihi dayısıyla gitmek oluyor. Çünkü ben alışveriş merkezlerini gezerken dayısı luna parka götürmek, pizza yedirmek gibi ona hitap eden etkinliklerde bulunuyor. Benim de işime geliyor hem yorulmamış oluyorum hem de izin almamış oluyorum.

Geçen hafta da dayısı götürdü Ankara'ya ama pizza yemeye fırsat bulamamışlar. Bizimkinin aklı kaldı bunda... "Dayımda borcunu ödemedi" dedi durdu. Bunu duyan annem hep onları mı götüreceksin (burada yeni gelini kıskanma da var:))) diye sitem etti.

Cuma günü annemlerin evlilik yıldönümüydü. Dile kolay 37 yıl. Cumartesi günü gelinimzde geleceğiz için ogün gittik pizza yemeye. Çorum'a yeni açılan Pizza Pizza'ya gittik. Gece güzel ama pizzalar kötüydü. Evde kendi yaptığım pizza bile daha lezzetli oluyor.

Güzel bir haftasonu geçirdik. Buradan annem ve babama niye uzun yıllar diliyorum

29 Kasım 2011 Salı

PUANTİYE MODASINA UYDUK:((





Dün sabah itibariyle puantiyeli bir cilde sahip olduk. Sınıfta tek suçiçeği olan benim küçük tosbağammış:(( Öğretmeni yakında herkes çıkarır dedi. Nasıl kaptı bilemiyorum. Yüzünde çok fazla çiçeği var, şu an için kaşımıyor ama iznin kalmasından çok korkuyorum. Doğrusu baktıkça ben kaşınıyorum...
Abisi de kreş döneminde çıkarmıştı ama onun ki bu kadar yoğun değildi. 
Ne diyelim hayırlısı olsun.
İzi kalmasın çabucak atlatsın diye önerisi olan varsa bekliyorum.

24 Kasım 2011 Perşembe

ÖĞRETMENLER GÜNÜ


Başta kardeşlerim olmak üzere bütün öğretmenlerin Öğretmenler Gününü kutluyorum.

22 Kasım 2011 Salı

NİYE BENİM DOĞUMGÜNÜM OLMUYOR:((


Küçük tosbağa  : Anne benim hiç doğumgünüm olmuyor
Anne                  : Okulda mı kutluyorlar
Anneanne          : Okulda kutlanmıyor yılbaşında toplu olarak kutlayacaklar.
Küçük tosbağa : Hep dayımın doğumgünü oluyor benim hiç olmuyor.
Anne:Hahahaha:::)))))))
Anneanne: :::)))))))))))

Bizim küçük tosbaga nişanda kesilen pastayı doğumgünü pastası olarak algılayıp dayısını kıskanmış:))

18 Kasım 2011 Cuma

100. İZLEYİCİM ve BAĞIŞ

Sonunda, hatta 2 yılın sonunda izleyici sayımı hemşehrim haskumaş sayesinde 100'e çıkarmayı başarabildim. Aslında önemli olan bu değil önemli olan yorum bırakan benimle hayatımı paylaşan arkadaşlarımın olması.

Bloglarda 100. izleyiciye hediye gönderdikleri zaman ben de imrenirdim. Sabahtan beri ne hediye etsem ne yapsam diye düşünüp duruyorum.

Sonra aklıma güzel bir fikir geldi hediye almak ve göndermek için harcayacağım parayı Van depremzedelerine göndermek.

Miktarını açıklamak istemiyorum ama gücümün yettiği bir miktarı Kızılay'ın hesabına gönderdim.
Umarım Haskumaş için de en güzel hediye olmuştur.

16 Kasım 2011 Çarşamba

GÜZEL GÜNLER



Artık güzel günleri haketmiştik. Çok şükür kavuştuk.
11.11.2011 tarihinde kız isteme faslı
ertesi gün nişanla sonlandı.Posted by Picasa
Bu işler için Ankara yollarına düşmüş olduk


Bu resim ise ise karaları bağlamış kaynana, görümceler ve damattan oluşuyor.
Zavallı gelin aramızda olabildiğince renkli gözükmeye çalıştı:))
Neyse şimdiden gelini korkutmayalım değil mi?
Allahım onlara bir ömür boyu mutluluk ve huzur versin

Not: Bloglardan öğrendiğim kadarıyla değişik resimlerini çekmeye çalıştım ama onlar henüz elime ulaşmadı güzel çıkmışlarsa paylaşırım artık.



14 Kasım 2011 Pazartesi

UMARIM DÖNEBİLMİŞİMDİR:))

Neredeyse bir aydır yazı yazmamışım. Bunun pek çok sebebi vardı.
İşyerimde işlerim çoktu
Evde de işlerim çoktu
Moralim bozuktu
Deprem olmuştu
Falan filan...

Çok şükür bu üzüntülü günler geride kaldı.
İşyerimde işleri yoluna koydum. Ama bayram sonrası 3 gün izin alınca tekrar birikti. Pazartesi sendromunun doruklarındayım.
Evde işlerim de yoluna girdi.
Moralim fena sayılmaz değişik kararlar alıyorum ama uygulamak çok zor oluyor
Depremden kurtulan kardeşime çok şükür kavuştuk. Van'dan Çorum'a gelebilmek için önce Gaziantep'e sonra Kayseri'ye gitmesi gerekti. Buna da çok şükür ama iş hala bitmiş değil okullar açılıp tekrar Erciş'e dönmesi gerektiğinde nerede kalacak belli değil.
Bu arada ailecek depremden neler öğrendik
* Depremden hiçbir şekilde kaçılmayacağını... Kerim "düşmanım bile böyle birşey yaşamasın diyor"
* Deprem değil eşyalar öldürür lafının gerçek olduğunu... Kardeşim deprem bitip başımı kaldırdığında evdeki büyün eşyaların yerlerde olduğunu hatta açmakta zorlandıkları mutfak çekmecelerinin bile yerinden fırlayıp içindekilerin döküldüğünü anlatıyor
* Buna benzer bir afetten sonra suyun ekmeğin kalacak yerin ne kadar önemli olduğunu... Kerim, devletin dağıttığı su ve battaniye ile o geceyi arkadaşının aracında geçirdi. Anlattığına göre dükkanını açan bakkalın ürünleri yarım saat içinde satılmış.
* Sağlam binaların ne demek olduğunu...
* Her ne kadar Allah yokluğunu vermese de cep telefonlarına güvenmememiz gerektiğini. Yani Kerim'i her aradığımızda ulaşabiliyorduk ama depremde enkaz altında kalıp ulaşamamış olsaydık (Allahım kimselere böyle bir acı yaşatmasın) nerede arayacağımızı bilemiyorduk. Çünkü ne çalıştığı okulun adını ne de evinin adresini biliyorduk. Bulunurdu bir şekilde ama bu ayrıntıları düşünememişiz.
* Böyle bir afetten sonra "evet iyiymiş deyip hayatımıza devam edemedik özellikle annem bu olayın şokunu uzun süre atlatamadı"

Ama takipte olun güzel haberlerim var...

24 Ekim 2011 Pazartesi

ÇOK ÇOK ACI



Bir deprem daha
Erkek kardeşim Erciş te öğretmen...
Allahtan deprem olur olmaz aradı iyiyim diye
Ama görüntüler geldikçe acımız çoğaldı.
Akşama kadar ağladık.
Hatta anneme sakinleştirici yaptırmak zorunda kaldık.
Allahım oradaki herkese yardımcı olsun...

19 Ekim 2011 Çarşamba

KEŞKE


Keşke elimizden rahmet ve sabır dilemekten başka birşey gelse:((

18 Ekim 2011 Salı

13 Ekim 2011 Perşembe

RAMAZAN ŞERBETİ İLE TURŞU YAPIMI:))


Olaya eşimin alışveriş maceraları diye başlamak lazım
Eşim sağolsun eline 1 kg birşey alıp gelmez.
Aldığı ürünler; çerez, bisküvi, çikolata, gofret, kola gibi bünyeye ne kadar zararlı madde varsa onlardır.
Bu sebeple çocuklar benim değil de babalarının alışveriş yapmaları isterler.
Ben ise poşetleri açarken "bak yine ocağa konacak birşey almamış" diye söylenir dururum.

Zaman zaman markete göndermişliğim olmuştur.
Tecrübelerime dayanarak şu kanaate vardım ki eşime şunu şu kiloda şu marka alması gerektiğini anlatacağıma o enerjimi kendim markete giderek harcamam benim sağlığım için daha hayırlıdır.

Gelelim geçen haftaya
Acı sos yapmak için malzemeleri pazardan almıştım ama sirke almayı unutmuşum. Eşime telefon açtım "gelirken 1 kg sirke alırmısın?"
Aradan zaman geçip eşim beni arayınca
Kayraya bak şimdi soracak hangi marka kaç kg diyecek dedim ve gülüştük
Ama eşim ne yaptı "1 kg yeterli mi?" dedi ben de "yeter" dedim
Allah Allah deyip telefonu kapattım
Eve geldiğinde poşeti açıp gördüğüm manzara yukarıdaki resim idi
Sevgili eşim market girişinde kule yaptıkları ramazan şerbetini "turşu zamanı sirkeleri öne dizmişler" mantığıyla kaptığı gibi gelmiş:))

Sadece yorum yapmayıp gülüyorum:))
:))
:))
Ramazan şerbetiyle tanışmamız bu vesile ile olmuştur. Keşke beğenseydik ama maaalesef:((


10 Ekim 2011 Pazartesi

ŞEFTALİ REÇELİ


Bir kışlık hazırlıkla daha karşınızdayım

Şeftalinin zamanı geçmeden ilk kez reçel yaptım
Kısa bir internet araştırması yaptım
Şeker ve suyu kaynatıp daha sonra şeftalileri pişirme yöntemini seçtim
Ama bir yerde hata mı yaptım ne beğenemedim
Çok sulu oldu
Birazda bulanık
Olsun, bir daha bu yöntemle yapmam olur biter

Şeftali ile ilgili ilginç bir anımı da buradan paylaşmak istiyorum.
Küçük tosbağaya hamile iken şeftaliye aş ermiştim.
Mevsim kış, şeftalinin ş si yok ortalıkta
Eşim marketlere sormuş ama şeftali ince kabuklu olduğu için buzhanede saklanamazmış.
Çok canım çekmiş olacak ki bir gece rüyamda gördüm
Markette koca bir leğenin içinde şeftaliler
Ama nasıl kötüler, ezilmişler, kabukları soyulmuş...
Ben içlerinden seçmeye çalışıyorum
Ama insanlar bakıp bakıp geçiyorlar
bir de ben bakıyorum ki fiyatı 70 TL.
Şimdi bile çok ama 5 yıl önce oluyor bu:))
Boynu bükük olarak seçtiğim birkaç şeftaliyi de geri bırakıyorum:((
Şeftali aşkını da meyve suyu olarak gidermeye çalışmıştım...




6 Ekim 2011 Perşembe

ACI SOS YA DA TURŞU


Turşu için karışık biber almıştım. Turşuyu yapıp biberler ve domatesler artınca önce menemenlik yapayım dedim ama acı olur çocuklar yiyemez diye vazgeçtim.
Biberleri ince ince doğradım 
Domatesleri robottan çektim
Tuz 
Sirke 
ve sarımsak
Dönmesini bile beklemedik ertesi gün yemeye başladık
Acısı tam istediğimiz gibi olmuş
Ama az kaldı bu hafta daha çok alıp tekrar yapmak istiyorum.


5 Ekim 2011 Çarşamba

KAYISI REÇELİ


Bu sene çilek ve vişneyi kaçırınca kaldık kayısılara:))
Şaka kayısıyı da çok severiz.
Hele şekerpare olursa yeme de yanında yat
Kayısılar çok büyüktü yemesi kolay olsun diye dilimledim.
6 parçaya bile böldüklerim oldu
Klasik reçel tarifi
1 Kg. Kayısı 
1 Kg. Şeker (Ben biraz daha az şeker koyuyorum, biliyorsunuz şeker komple zarar)
Limon suyu ya da tuzu
Kayısıları şekere yatırıp 3 gün bekletiyorum, bu şekilde kayısılar erimemiş oluyor
Buna uygulayamadım ama reçel yaparken fındık kadar tereyağı atarsanız köpürmüyor.

29 Eylül 2011 Perşembe

YALNIZLIK



Beni kimsenin anlamadığı, sırtıma yüklenmiş pek çok işin altında ezilmiş, kime nasıl davranılması gerektiğini kestiremediğim, ne yaparsam yapayım kimseyi (çocuklarım dahil) memnun edemediğim bir ruh hali yaşıyorum ya da yaşatıyorlar.
Sadece kendimi yapayalnız hissediyorum.

22 Eylül 2011 Perşembe

KOLESTON KÖPÜK BOYA


Bazı bloglarda görüp heves etmiş almıştım.
Kullanımı çok kolay ve çok rahat
Ama gel gör ki o kokusu yok mu
Bir hafta saçımdan çıkmadı
Ama rengi bir haftada aktı gitti
Sonuç kesinlikle tekrar almayacağımdır.
Tavsiye isterseniz takdir sizin:((

19 Eylül 2011 Pazartesi

ZİL ÇALDI




* Okulların açılmasıyla çalan ilk zilden önce bizim saat 6'da çalan saat zilinin olması demektir. 07:30'da derste olmaları lazım:((
* Bu sene büyük tosbağa 6. sınıfa eski dilde orta okula başladı.
* İlk kez ceket giyme şerefine nail oldu:))
* Ceketini almaya gittiğimizde ilk giydiği ceket üzerinde aynaya bakarken gözleri doldu.(Gurur ve mutlulukdan değil, ben bunu giymem demekten kaynaklanıyordu bu gözyaşları:))
* Eski sınıf arkadaşlarından ortalama 5.er kişi aynı sınıfa düştü. Bunu bilen tosbağayla aramızda şu konuşma geçti
Kayra; yarın arkadaş edinmem lazım
Ben; arkadaşların var ya
Kayra; onlar çok azlar daha fazla arkadaş edinmem lazım
Ben: :)))

Okulların açılması bütün öğrencilere ve ailelerine hayırlı olsun.

13 Eylül 2011 Salı

MİNİK BİR BUKET


Büyük Tosbağam yaz tatilinde 1 hafta kadar çalıştı. Yani arkadaşının çiçekçi babasının yanına gidip geldiler. Artık iki kafadar çalıştı mı bilgisayarda oyun mu oynadı orasını bilemem:))
Birgün elinde bu minicik buketle geldi
Anne Nisa ile biz yaptık diyerek
Bayıldım desem yeridir.
Sapları kırılmış çiçeklerden yapmışlar.
Dünyalara bedel minicik bir buket
Ah ben yerim bu yaramazları...


9 Eylül 2011 Cuma

BAYRAM HASTASI























Bizim küçük tosbağa bayramın 2. günü hasta olur.
Peşinden büyük tosbağa
En son da babamız hastalanır.
Hastalığı bize sattın diye ikisi de Tuğraya kızarlar
Tuğra'da onlara hayatımın en anlamlı sözünü söyler

"Benim 2 tane hastalığım vardı
Birini babama verdim
Birimi abime verdim:))

Babamız dururmu hemen annen ne olacak dedi

Ben annemi çok seviyorum demez mi

Herkes olayı anladı herhalde:))

Ben mi hala ağzım kulaklarımda:))

8 Eylül 2011 Perşembe

TEK SUÇLU BEYNİMMİŞ...



Yasemin Soysal'ın bütün kitaplarını okudum. Bu en son çıkan kitabı. İlk kitabı Tek Şişman Beyniniz'i okumadan bu kitabı anlamanız pek mümkün değil gibi. Düşünce gücüyle herhangi bir bağımlılıktan kurtulmak yani yeme bağımlılığı, sigara ya da madde bağımlılığı hatta depresyondan kurtulma gibi pekçok konuya değiniyor.
Okurken aaaa çok basit ne kolay diyorsun ama kitabın kapağını kapattığın anda unutuyorsun.
Yani Düşünce gücünü kullanabilmek için de oturup çalışman lazım.
Annemizin, babamızın, arkadaşlarımızın bize küçükken söylediği bir sözün ya da yaşağımızbir olayın hayatımızın akışını nasıl değiştirdiğini öğrenmiş oldum.
Tavsiye ederim

6 Eylül 2011 Salı

BİR GENÇ KIZIN GİZLİ DEFTERİ


Bu sıralar hızla kitap okuyorum
Kitap okuma alışkanlığını geç kazanmış (hala çalışmalarım sürüyor) biri olarak bu müthiş birşey
Bu sebeple ağır ilerleyen kitapları okuyamıyorum.
Ama buna bayıldım gülmeyin ne olur geç keşfettim diyelim:))
Kayra'nın 11 yaşındaki kız arkadaşları okuyor
Ben bu yaşta okuyorum:))
Kayra ya da oku diye diye sonunda başlattım
Ama bu kız kitabı dedi durdu
Ayrıca erkek çocukları için kitap önerileri bekliyorum.
Tavsiye ederim akıcı bir kitap

5 Eylül 2011 Pazartesi

GÜNLER

Şu tatil denen şey ne çabuk bitiyor anlamıyorum.
Zaten bana bayramın 1. günü gelenler gelir çünkü tatilin sonu yaklaşmıştır:))
Cuma günü işe başlamak inanın çok zor geldi.
Öğretmen olmayı geçtim de keşke memur bari olsaymışım 9 gün tatilim olurmuş.
Neyse benden kötüleri de var deyip halime şükrediyorum.

Bayram hediyemiz nur topu gibi bir bebişimiz oldu
Ama ben kötü bir bloger olarak hiç resmini çekmedim
Eltimin torunu Tuna bebeğimiz 27 Ağustosta aramıza katıldı.
Küçük bebeği özlemişiz ama o beni pek sevmedi ne zaman alsam ağlayıp duruyor:))

Kayra bize bayram harçlıklarını vermek istemedi (çanta için) biraz cimriyiz sanki
Neyseki harçlıklarını yüzme kursuna harcamaya razı oldu...

Yaz ne çabuk geçti anlamadım gitti
Bu yıl hiç izin de kullanmadım
İçinde onun da sıkıntısı var sanırım
Ama zamanla birlikte ömür geçiyor ne çare...

30 Ağustos 2011 Salı

HAYIRLI BAYRAMLAR

Bayram geldi hoşgeldi.
Bayramın benim için en güzel yanı annemlerde bütün aile yaptığımız sabah kahvaltısı...
Malum kardeşlerim başka şehirlerde
Birde Kayra'yı günler öncesinden saran harçlık telaşı
Bir hafta öncesinden harçlık vereceklerle pazarlık yapmaya başlar:))
Bu bayram harçlıkları bize verecek
Çünkü geçen hafta pahalı bir okul çantası aldık
Bayramda harçlıklarımla öderim dedi anlaştık
Tabi ki almayacağız parasını bu onun tuttuğu oruçların hediyesi olacak:))

Buradan herkese sevdikleriyle güzel, sağlıklı, mutlu ve de bol harçlıklı bayramlar diliyorum

26 Ağustos 2011 Cuma

KADİR GECESİ

Buradan herkesin Kadir Gecesini kutluyorum. Bu gece bütün dualarımız kabul olur inşallah.

Kadir Gecesi geldi mi Ramazanın sonuna gelmişiz demektir.
Çok şükür bu sene çok rahat ve güzel geçti Ramazanımız, umarım herkesin ki böyle geçmiştir.
Ramazan başlamadan bu sıcaklarda nasıl tutarız diyorduk değil mi?
Kayra da bir gün dışında hep tuttu orucunu, kocaman bir maaşallah, Ankaraya dişe gittiği gün tutamamıştı. Bayram sonu tutacağım diyor. Hiç önemli değil bu kadarı bile büyük bir başarı...

24 Ağustos 2011 Çarşamba

AŞK TESADÜFLERİ SEVERMİŞ:))



Biraz geç oldu ama yeni izleme fırsatı bulabildik.
Sonu klasik Türk filmi gibi olsa da sevdik, güzeldi yani.


17 Ağustos 2011 Çarşamba

CESUR YÜREK


Kayra'nın cesareti beni hep etkilemiştir. Zaman zaman düşünüyorum nasıl davrandık da bu çocuk böyle oldu...
Kayra'yı en son denize götürdüğümüzde 4 yaşındaydı, neredeyse o günleri hatırlamıyor bile
Zaman zaman havuza götürürüz yani yüzme deneyimi neredeyse sıfır
Çorum'a olimpik havuz açılınca bu geçen sene oluyor yüzme kursuna yazdırdık, birkaç gün küçük havuza girdi sonra öğretmenine bile danışmadan büyük havuza girmeye başladı.
Kurallara uygun bir şekilde girse yine iyi çok değişik havuza atlama şekilleri geliştirdi:))
Oğlum korkmuyor musun?
Hayır su nasıl olsa kaldırıyor diyor.
Aylarca yüzme kursuna gidip olimpik havuza giremeyen arkadaşları var.
Bu konuda arkadaşı Ömer'in annesini konuşturmak lazım.
Olimpik havuza korkarak bir atladı sudan çıkamadı öğretmeni kurtardı:))
Bu olayı yaşadığında neredeyse 1 yıldır kursa gidiyordu:))
Şimdi o gayet güzel yüzüyor.
Ama Kayra'nın yüzmesi çok iyi değil

Çorum'a sadece festival zamanı lunapark kurulur.
Kayra bütün oyuncaklara binme cesaretini gösterebilir yaşı tutmasa bile
Hatta bu yıl kardeşi ve kuzenleriyle binmek zorunda olduğu atlı karıncadan sarkmış bir vaziyette ve gülerek
"çok korkunç çok korkuyorum esprileri yapmayı da ihmal etmez"
bu da onun hem cesaretli olduğunu hem de eğlenceli olduğunu gösteriyor.

Tuğra için de böyle bir abisinin olması büyük şans çünkü o da aynı yoldan ilerliyor...

Peki biz nasıl davrandık
Özellikle babamız çok ferah bir insandır. Çocuk düşmüş mü yok camdan mı sarkmış, diğer oda da çığlık çığlığa ağlamış mı (bu huyu beni deli etse de) çok önemsemez.
Daha 2 gün önce camdan yarı beline kadar sarkmış Tuğra'yı kurtarmak yerine beni çağırıp bak oğlun ne yapıyor diyebilme kaabiliyetine sahip biridir. Bu durumda ben Tuğra'ya değil babasına kızdım o da ayrı konu.
Çocuklarımızın çok üstüne düşmüyoruz, yani aman düşmesin ama koşmasın aman terlemesin gibi kriterlerimiz yok.
Çocuk bu bacakları yara bere içinde olacak tabiki
Okula ilk başladığı yıl evimize yürüme mesafesinde olan okula tek başına gidip gelmesi için yolları tarif ederek cesaretlendirdik. O zaman bile bize kızan arkadaşlarımız vardı ama yapmak zorundaydık çünkü okula giriş çıkış saatleri bize uymuyordu. Burada yapılması gereken başına gelebilecek kötülüklerden detaylı bahsetmek ve yapması gerekenleri anlatmak.
O yıllarda sadece okula kadar yanlız gidebilen tosbağanın sınırlarını yavaş yavaş artırmaya başladık. Yine de bu süreçlerden geçmek kolay olmadı. Zaman zaman Kayra'ya hissettirmeden arkasından takip ettiğim günlerde olmadı değil.
Mesela; sinemaya birkaç kez biz götürdük daha sonra arkadaşlarıyla gitmesi için teşvik ettik. Biz bırakıyor çıkışta alıyorduk. Şimdi ise sadece gitmek için izin istiyor eğer izin verirsek arkadaşlarıyla gidebiliyor.
Şimdi tek hedefi bisikletle anneannesigile gitmek. Yani 4 km yol yapmak demek. Buna henüz evet demedik ama seneye olabilir.
Bu konularda hoşgörülü olmamız onu da girişken yaptı. Örneğin dersaneye başlayacak, ilk gün bırakırız gerisi çorap söküğü gibi gelir ya da arkadaşlarıyla aktivitelere katılmak için izin vermemiz yeterlidir.
Yine de çocuklarımızı başıboş bırakmamız gerektiğinin altını bir kez daha çizmeliyim.


Bu kadar işi korkusuzca kendi başına halledebildiğine rağmen, karanlıktan veya böceklerden korkmayı nasıl becerebiliyor bilmiyorum:))
not: Görsel bu siteden

12 Ağustos 2011 Cuma

ASKER


Tosbagaların dayısını dün askere uğurladık. Onunkisi askerlik sayılmaz ama olsun.
Öğretmen asker olacak 
Şimdi Burdur'a doğru yolda 
Sadece 18 gün eğitim görüp öğretmen olarak atanacak.
Arkadaki ev arkadaşı da aynı yere gidiyor hatta tanıdığı pek çok öğretmen arkadaşı da aynı yere gidecek.
Askeriyede kalmayalım ev açalım esprileri dönüyor ortalıkta:))
Allahım bütün askerleri korusun hepsine hayırlı teskereler olsun
Gece yoldayken "canım ailem hakkınızı helal edin sizi çok seviyorum" diye arabesk acılığında mesaj çekmeyi de ihmal etmemiş:))
Kısaca biz de onu çok seviyoruz, özellikle tosbağalar...

Anneme sık sık "ağlıyormusun" diye soruyorum:))
Annem de ben onu davul zurnayla gönderdim diyor. (Tam yolcu ederken ramazan davulcusu geçmiş:))

8 Ağustos 2011 Pazartesi

RAMAZAN GELDİ HOŞGELDİ

Ne zamandır yazamadım.
Ramazan mahmurluğu diyelim.
Herkese hayırlı ve bereketli olsun 

Bu sene büyük tosbağa da oruç tutuyor.
Geçen sene 3 tane tutmuştu, bu sene de fazla umutlu değildim ama maaşallah diyelim bugüne kadar tuttu.

İlk gün çok rahattı,
İkinci gün öğleye doğru beni aradı

Kayra: Anne bugün tekne orucu tutabilir miyim?
Ben: Neden oğlum acıktın mı?
Kayra: Acıkmadım da reklamlarda gördüklerimden canım çekti
Ben: Hadi anneannengile git biraz kafan dağılır, abur cubur için oruç bozulmaz.

Üçüncü gün
Ben: Kayra bugün oruç nasıl gitti
Kayra: Dolabın kapağını açtım seyrettim off offf:))

Dördüncü gün
Kayra: Dayı sakız çiyneyebilirmiyim?
Dayı: Çiyne (İkisi de orucu unuturlar)
İki saat sonra
Kayra: Dayıııı ben oruçtum hı!!!!!!!!!!
Ben:Korkma bütün günah dayının:))
Dayı: Hıııı!!!!!!!

Dün ise annemlerde kalır, amacı sahura kadar oturmak ama 3e doğru uyumuş ve tekrar sahura kalkmış ama uykuyu açıp birşey yiyememiş. Öğleye doğru eve geldi ve tekrar dayısı ile Ankaraya gidecekti.
Ben: Oğlum hadi kardeşinle birşeyler ye
Kayra: Hayır ben orucum
Ben: Günler uzun yola da gideceksin dayanamazsın hadi ye
Kayra: Ben 61 tane tutamam!!!!!!!
Ben: Tutmana gerek yok o büyükler için:))
Kayra: Yemem sadece susasım
Ben: Tamam dayanabildiğin kadar tut
ve dayanmış tüm gün tuttu aferim ona

İftara doğru bizi arıyor "anne ne yiyeceksiniz"
Dünkü patlıcan yemeğini yavrum deyince içi rahatladı (aklı da hala bizde)
Kendisi de mutlu mesut pizza yemiş

Bizim Ramazanımız Kayra'nın maceralarıyla gayet güzel geçiyor. 
Allahım herkesin orucunu kabul etsin

31 Temmuz 2011 Pazar

ÇORUMLU BİR SANATKAR

Geçen hafta kardeşim burada iken yıllardır görüşmediğimiz bir arkadaşımızla görüşelim dedik.  Biz liseye giderken onların evinde kiracıydık. Çok güzel bir aile dostluğumuz var. Ben Leyla Ablayla aynı şehirdeyim ama çalıştığım için nerede ise hiç görüşemiyoruz. Kardeşim bahane olmuş oldu, onlar önce gittiler ben de iş çıkışı uğradım.
Asıl benim anlatmak istediğim Leyla Ablanın babası Çorum sanatkar Hasan Tuluk amcamız... Kendisi bakır ve prinçden çok değerli eserler üretmekte. Öğretmen emeklisi ama hala yüksek okulda derslere girmekte. Zaten böyle bir insanın bilgisinden faydalanmamak olmazdı.
Hasan Amcanın pekçok eseri var bu eserleri yurtdışı da olmak üzere zaman zaman sergiler.
Şu an çoğu kolilerde bir kısmını ise evinde sergiliyor



En ünlü, sanırım en gözbebeği eseri gerçek oranlarda küçültülmüş Selimiye Camisi.
Her görmüş olduğunuz nokta çekiç darbeleriyle yapılmıştır.
İnsan bakmalara doyamıyor.



Bu çeşmeyi yeni yapmış ilk kez gördüm 




Şu detaylara bakarmısısnız



Bu çiçeklik de bayıldıklarımdan



Şamdan




Tablo




Bu şöminede olduğu gibi evin her köşesinde antikalar görmek mümkün. Yalnız bu antikalar yada bu el emeği ürünler o kadar güzel dizayn edilmiş ki evi gezerken ağzınız bir karış açık kalıyor. Keşke evin heryerini çekebilseydim ama bu kadar oldu. 





26 Temmuz 2011 Salı

AFERİN

Çocuklar küçükken ben onlara yaptıkları her güzel şeyde aferin derdim. Çocuklar büyünce onlar bana demeye başladılar:))

Akşam yatakta kitap okuduğumu gören Kayra muzur bir gülümsemeyle

Anne aferin, hep böyle bana örnek ol deyip yatağa atladı.

Ben: hı!!!!!

22 Temmuz 2011 Cuma

GECİKMİŞ DOĞUMGÜNÜ

5 Temmuz Tuğranın 12 Temmuz kardeşimin doğumgünüydü, biz de bu sene doğumgünlerini birleştirip dün akşam kutlayalım dedik


Pastamızı havanın güzelliğini fırsat bilip parkta keselim dedik. Bu sebeple hediyeleşme faslını erkene almıştık.
Doğumgünü 2 kişinin ama biz bütün çocuklara hediye almak zorunda kaldık:)) şaka büyük zevkti!!


Aşağıda hediyeden çıldırmış çocuklar:))









İşin içinden çıkılmayınca büyüklerden yardım alınır.



Vacır vucur en ince detayına kadar incelenir. 
Büyükler bu sırada evi terketmek uzak diyarlara gitmek isterler:))



Daltonlar gibi hatta ezik büzük bir mum üfleme sahmesi:))


Mumlar rüzgarın azizliğine uğradı yanmadılar bir türlü

Her ikisine de hatta bütün çocuklarımıza uzun ömürler diliyorum.

Bunlara Baktınız mı?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...