Pages

30 Ekim 2012 Salı

UÇURTMA AVCISI






 Okumakta geç kaldığım kitaplardan birisi. Tek kelime ile bayıldım... Parkta, bahçede, orada burada, ev temizlerken bile kaşla göz arasında okuduğum deli gibi sonunu beklediğim, zaman zaman gözyaşlarımı tutamadığım hatta doyamadığım keşke devamı olsa da okusam dediğim bitmiş olmasına rağmen Emir'le Hasan'ı düşünmekten geri kalamadığım bir kitap. 

26 Ekim 2012 Cuma

BAYRAMLAR



Bayramın 2.günü bile bitmek üzere ben yeni fırsat bulabildim.
Herkesin bayramı istediği gibi geçsin. Kim nasıl istiyorsa öyle bayramları olsun...

22 Ekim 2012 Pazartesi

EGZAMA - LAPİTAK


5 - 6 yıl önce annemin elleri egzama oldu. Ama öyle böyle değil sanki ellerine mısır patlağı yapıştırmışlar. Neler çekti, ne anlatılır ne de yaşanır...
Parmak ucunun çatlamasıyla başladı, bütün ellerini zaman zaman kollarını sardı. Önce Çorum'da doktora gitti iyileşmeyince kardeşim Kayseri'de fakülteye götürdü alerji testleri hastanede yatmalar hiç sonuç vermedi. Sonra Hacettepe de prof'a göründü onda da çare bulamadı. Bunun sorumlusu doktorlar değil tabiki, bu tür cilt hastalıklarının pek çok nedeni olabiliyor bunları bulmak ve çözüm üretmek cidden zor. Annem çare için taa Uşak'ta bir doktora bile gitti. 
O dönem kullandığı bitkisel ve hayansal ilaçlarda oldu. Mesela ellerini saf zeytinyağına batırmak, dut kurusunu sıcak suya ıslayıp ılıyınca ellerini bu suda tutup bekletmek, kına yakmak gibi. Hatta küllü suyu tavsiye etmişler ama yaptımı hatırlamıyorum. 
Hayvansal ilaçlara da örnek ise "sülük". En son çare onu denedi. Tabiki bu zor bir işlem, o tuhaf yaratıkların elinde dolaşıp kanını emmesi tuhaf bir duygu. Arkadaşı annemin gözlerini bağlayıp sülükleri yapıştırmış. O seneden sonra biraz rahatladı ama çare olan hangisiydi bilemiyoruz. Bu arada Hacettepedeki Prof anneme Lapitak'ı önermiş ve annem hep kullanırdı.  Benim ise ellerim çok deterjan ve suya girince feci şekilde çatlar kremler fayda etmez olur. Anneminki kadar şiddetli olmasa da ben de bir sorun olduğu kesin. Bu sebeple ilaç kullanır ama fayda bulamazdım. Birgün annem bana "ilaç kullanacağına şunu kullan" diye epeyce çıkıştı. Bende bir deneyim dedim, şimdi ayrılamıyoruz desem yeridir. Aradığım kremi buldum hayatta bırakmam. Çok faydasını gördüm ve herkese kesinlikle tavsiye ederim. Sürümü biraz tuhaf  sanki elde emilmiyor bir tabaka bırakıyor ama sonrası muhteşem onarılmış bir cilt olarak geri dönüyor. Eğer çare bulmadıysanız yine de doktorunuza danışarak bir deneyin derim. 
Not: Bu bir tanıtım değildir kullanıp memnun kaldığım bir üründür.  

20 Ekim 2012 Cumartesi

SON BİR HAFTA

Ödülümü almış ödülün sıcağına 1 haftadır yatmış bulunuyorum:)) Nerelerdeyim....

- 1 haftadır internetten yoksun yaşıyorum anladım ki internetsiz de yaşanıyormuş:)) Dünyadan haberim olmadığı için dünyevi işlerle değil ruhani işlerle uğraştım:))
- Bu günlerde tek huzur noktam sabır sabır sabır... Kulakları çınlasın eski iş arkadaşım Hülya "sen işini yap, sabret gerisini boşver yarabbim bir yoluna koymuştur" der beni derin düşüncelere sevk ederdi. Bu cümleler şimdi anlam kazandı.
- İlkbahar temizliğini bu günlere bırakırsan sonbahar temizliği olarak çıkar karşına ev ev olalı böyle temizlik görmemişti görmüş oldu. Bu sefer zoru başardım hiç temizlikçi almadan kendim içime sindiği gibi yaptım. En güzeli de sabah temiz bir eve uyanmak...
- Geçen hafta Kayra'nın 2, Tuğra'nın 1 olmak üzere 3 veli toplantısına katıldım, toplanmaktan helak oldum:))
- Bu kadar işin gücün arasında son sürat kitap okuyorum. Kitap okuma alışkanlığım artıyor ve mutlu oluyorum.
- Bayram tatilinin yaklaşmasına sevinip, ailece tembellik etmeyi düşünüyoruz.(İnşallah)

10 Ekim 2012 Çarşamba

ÖDÜLLERİM


Dilek arkadaşım sağolsun beni ödüllendirmiş.




Bende bu ödülümü önce Çorumlu arkadaşlarıma
sonra sevdiğim bloglardan bir kısmına gönderiyorum
10 kişiye gönderilecekmiş ben artırdım

8 Ekim 2012 Pazartesi

VİCDAN AZABI



       Küçükken annem bize küser günlerce konuşmazdı. Böyle zamanlarda gittiği yerlere bizi götürmez çok ama çok üzülürdüm. Şimdi çocuklarımla ne küs durabiliyorum ne de evde bırakarak ceza verebiliyorum.
       Kayra son zamanlarda beni fazlasıyla üzmeye başladı. Ergen olma yolunda hızla ilerlediği için çoğu kez sabır göstermeme rağmen zaman zaman sabrımın bittiği durumlarla da karşılaşabiliyorum. Özellikle dağınıklığı ve umursamazlığı beni çileden çıkarıyor. Hadi odasını dağıtmasını filan bir kenara bırakıyorum, kapıyı açık bırakıp gitmeler, ekmeği ortada bırakmalar. Ekmek olayına o kurumuş ekmekleri akşam yemeğinde önüne koyarak ya da sen at çöpe de günahı sana olsun diyerek çözüm bulmaya çalıştım. Bu çözümler zaman zaman fayda sağladı ama her yaptığına yöntem bulmak beni daha çok yordu:))
        Cumartesi günü arkadaşının doğumgünü vardı. Üstelik bu doğumgünü Kayra'ya göre ayarlanmıştı. Babası sabah derslerini yapması konusunda tembihledi. Çünkü biz çıkmadan kalkmış ve doğumgününe kadar çok vaktı vardı. Öğleye kadar kardeşiyle evde kaldılar. Öğlen eve geldim. Ortalığın dağınıklığı bir yana dersler de yapılmamış 5 saat öylece geçip gitmişti. Artık sinirlerimi tutamadım ve doğumgünü için izin vermedim. Arkadaşı iki kaç kez aradı hatta benimle konuşup beni ikna etmek istedi ama onunla da konuşmadım. Kayra'nın kuzu kuzu özür dilemelerine de aldırış etmedim. Kendisi de çok üstelemedi ve yatıp uyudu. Ben ise hüngür hüngür ağladım. Hem kıyamıyordum hem kızıyor hem de vicdan azabından ölüyordum.
         Akşama doğru uyandığında üzgün olduğumu (o kadar üzgündüm ki benim günümde mahvoldu), daha dikkatli davranması gerektiğini bu dağınıklık karşısında çok yorulduğumu ve benim gönlümü almak için yapması gerekenleri de uzun uzun anlattım. Umarım anlamıştır... Öpüşüp koklaştık ama kalbim hala üzgün...
         Eşimle bu durumu paylaştığımda "ceza vermeyecektin verdiysende arkasında duracaksın" dedi. Peki sizce ne yapmalıydım?

3 Ekim 2012 Çarşamba

KATİPLER KONAĞI




Her ay şirket arkadaşlarımızla öğlen yemeğine gidiyoruz. Her seferinde değişik yerler tercihimiz oluyor. Bu sefer Katipler Konağı'na konuk olduk. 

1 Ekim 2012 Pazartesi

KIRMIZI BİSİKLET




Babalar ve oğulları için yazılmış güzel bir kitap ama bizim babamız değil ben okudum:)) Genelde anneler ve kızları için kitaplar olur değil mi? Hatta anneler ve oğulları ile ilgili kitap tavsiyesi istiyorum. Şimdi bunu yazarken aklıma geldi de anne ve kız ilişkisi hep takdir görüp önemsenir ama anne oğul ilişkisi nedense sevimsiz sunulur. Annelerine bağlı erkek çocuklar "annelerinin sözünden çıkmaz" diye bir şey sözkonusu, gerçekten öğle mi? Kaynanalık damarım mı tuttu ne:)) Neyse kitap güzeldi keşke yayınlandığı tarihte okusaydım çünkü bazı anlatılan olayları anımsayamadım.

Bunlara Baktınız mı?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...