Pages

20 Ekim 2015 Salı

KÜÇÜK BİR KIZ ÇOCUĞU







Sabah servisle işe giderken pekçok insan görüyoruz. Kimileri işe kimileri de okullarına gitme telaşında. Hayat işte...

Küçük bir kız çocuğu hani sabah ekmek almaya gönderirlerdi ya, eskiden öyleydi çocuklar sabahın köründe ekmek almaya gönderilirdi. Ayağında terlikler sırtında pijama... Şimdi öyle değil kimse çocuğunu biryere göndermiyor.

Bakırcılar dediğimiz yerde açık tenli sarıya yakın saçları olan uzun kollu mavili beyazlı dizlenmiş pijamalarıyla ayağında terlik hızlı adımlarla ilerliyor. Yanında ticaret lisesine giden bir erkek çocuğu, onun kardeşi olduğunu düşündüm ama sonra anladım ki beraber değiller bir süre yanyana yürümüşler, öyle denk gelmiş. Sonra yanında bir kadın belirdi kadın giyimli belli işe gidiyor çocuk pijamalı o da olmadı. Karşı kaldırımda hızlı adımlarla ilerliyor biz de trafik yoğunluğundan yavaş yavaş ilerliyoruz. Hemen sol tarafındaki bir sokağa dönecek gibi oldu ama dönmedi.

Ön koltukta çocukları seven bir arkadaş "kıza bak dedi nereye gidiyorsa pijamayla" "benim de dikkatimi çekti" dedim bu sırada arka koltuktan çocuğun ağladığını söylediler. Kırmızı ışıkta durduk çocuk hızlı adımlarla ilerliyor hem de ağlıyordu birden kendini yola attı bizim tarafa doğru hamle yaptı arkadaş camı açtı çağırdı gel kızım ağlama diye kız geldi bizim servise oturdu. Sabahın köründe hiç tanımadığı insanlar, hiç tanımadığı araba. hiç tanımadığı bir yere doğru gidiyor.

Kendi çocuklarım geldi aklıma Allahım tüylerim diken diken oldu. Neydi derdi acaba...Uyurgezer miydi sabah birden fırladı dışarı sonra uyandı bilemedi nerede olduğunu ya da evde mi birşey oldu acaba anne babası mı tartıştı da korktu kaçtı. Ya da uyandı okula geç kaldım diye fırladı... Allahım ne olabilir ki onu böyle çaresiz bırakan...

Adını soyadını öğrendik ama hem ağlıyor hem titriyor hem de ürkek gözlerle bizlere bakıyordu. Okulunu da söyledi ama o saatte neden bu durumda olduğunu anlatamadı.

Maalesef (doğrusu da buydu) en yakın karakola götürmekten başka elimizden birşey gelmedi. Bir arkadaşımız da onunla kaldı oradan çocuk şube ekiplerine teslim etmişler sonuç ne oldu bilmiyoruz, ailesini bulmuşlardır herhalde...

5 Temmuz 2015 Pazar

MUTLU YILLAR TUĞRACIĞIM (ÖRÜMCEK ADAM KONSEPTLİ DOĞUM GÜNÜ)



Bugün küçük tosbağamın doğumgünü Allahıma bu yer cücesini bana verdiği için şükreder, mutlu ve güzel yıllar dilerim. 

Doğumgünü hem yaz tatiline hem de ramazan ayına geldiği için okullar kapanmadan kutladık. Ama bugün de ufak bir kutlama olacak (sürpriz:))


Konseptimiz Örümcek Adam



Duvarlarımız müsait olmadığı için perdeye astık



Bunlar su şişesi için ama ben peçete halkası olarak kullandım.


Peçetelik bardak ve pipet süsleri









Fotoğrafta gözükmemiş ama iyiki doğdun yazılarının bir kısmını balonların ucunda kullandık.






Kurabiyelerin üzerlerine dr.oetker royal icing ile ağlar yaptım.












Tuğra eğlendi güzel bir gündü.

Bütün süslemeleri buradan indirdim ve kırtasiyede bastırdım. Sevgili Pınar Hanım'a teşekkürler pekçok konsept için uğraşmış ve paylaşmış. Bloğuna bir göz atın derim. Çok da hesaplı oldu.



25 Haziran 2015 Perşembe

UZUNGÖL - SÜMELA



 Karadeniz gezimizin 3. ve son günü istikamet Uzungöl'dü buraya akşam geldik. Karadeniz müzikleri eşliğinde akşam yemeğimizi yedik. Güzel bir geceydi. Akşam geldiğimiz için manzaranın farkına varamamışız maalesef...





Sabah odamızdan görünen manzara... Erkenden kalktık kahvaltımız ettik ve kendimizi gölün kenarına attık.



Bu yeşilliklere kesinlikle doyulmuyor



Güzel bir yürüyüş yaptık.



Bıraksalar burada günlerce kalabilirdim o kadar sevdim ve doyamadım. İnanın hiç ayrılmak istemedim.




Daha fazla kalıp bisiklet turu yapmayı, banklara oturup hiçbirşey yapmadan gölü seyredip mis gibi havayı içime çekmeyi ne çok isterdim.



Karadeniz kızları:))


Sonraki durak Sümela Manastırı... Buraya çıkmaktan korkmayın çok kolay








Karadeniz gezimiz burada son buldu sonuç çoluk çocuğumu alıp tekrar gitmek olacak. Bu güzellikleri onlar da görmeli...

Evden ilk kez bu kadar ayrı kaldım özellikle Tuğra ne yapacak diye merak ediyordum. Ben gitmeden derdine düşmüştü. Allahtan o hafta sonu kardeşlerim geldi de onlarla vakit geçirebildikleri için beni çok aramadılar. Gece döndüğümüzde benim yerimde yatıyordu. Girdim yanına yattım sabah uyanıp beni gördüğündeki gözlerinin ışıltısı ise bütün yorgunluğumu aldı.


18 Haziran 2015 Perşembe

HOŞGELDİN RAMAZAN




Çokşükür bir Ramazan ayına daha kavuştuk. 
Allahım bu uzun günlerde oruç tutma sabrını verecektir inşallah. 
Bu ayda yapılan bütün ibadetlerimizin kabul olması dileğiyle herkese hayırlı Ramazanlar.

12 Haziran 2015 Cuma

AYDER YAYLASI - FIRTINA VADİSİ


Karadeniz Gezimizin 2. günü soluğu Ayder Yaylasında aldık. Allahım ülkemize döndüğümüze hiç bu kadar sevinmemiştim. (Kaç kere yurt dışına çıkıp ülkeme döndüysem:))


Önce Fırtına Vadisinden geçtik (Sevdaluk dizisinin çekildiği yerler). Çay bahçelerinin arasında Fırtına deresinin aktığı bir vadi. Bu dere yaz kış böyle gürül gürül aktığı için Fırtına deresi denmiş. Rafting bile yapılıyordu.  Ormanın arasında öyle güzel bir manzaraydı ki anlatılmaz yaşanır. Otobüsten çok güzel resimler çekemedik maalesef. 
Burada yerleşim yerleri ve çay bahçeleri vardı ve kadınlar o dik yamaçlarda nasıl çay topluyordu anlayamadım bizi koysanız o dakika aşağıya yuvarlanırdık:))






Yağmur yağdığı için gözlerimiz kırpık:))


Ayder Yaylasından bir görüntü...
 Ortadaki beyaz yer su.. Dağların arasından bembeyaz öylece akıyor.



Ebrucuğum fırsatı kaçırmamış güzel bir poz yakalamış.



Şu ormanın yeşilliğine ve güzelliğine bakarmısınız. Resmen oksijene doyduk. Yağmurlu bir gün olmasına rağmen çok güzeldi



Karadeniz kadınlarının yerel örtülerinden aldık ben böyle bağlamayı tercih ettim korsan modeli:))



bu kulübede uzun yıllar yaşayabilirdim.


Bu kadar oksijen acıkmamıza sebep oldu arkadaşım "laz böreği yiyelim" dedi tabağıma gelene kadar börek beklemiştim bir gördüm şerbetli tatlı. Bir daha yememe ihtimalim yüksek, tatlı sevmeme rağmen peynirli olanlar benlik değil nedense künefe de buna dahil.


2 yerde karalahana çorbasına denk geldik bundan da birdaha almayayım maalesef:((


Ama kuymak ya da mıhlama denilince orada dur; yemelere doyamadık hatta evde de yaptım.




1 Haziran 2015 Pazartesi

BATUM - TİFLİS GEZİSİ


19 Mayıs haftası arkadaşımın düzenlediği Karadeniz Gezisi sayesinde Gürcistan'a gitmiş olduk. Gezimiz yorucu ama oldukça keyifliydi. Arkadaş grubumuzun iyiliği en büyük etken tabi.


15 Mayıs cuma saat 15.00 de Çorum'dan hareket ettik. Herkes eşofmanları giymiş saçlar fönlü gıcır gıcır.. (Kimsenin kaç saat yol gideceğinden haberi yok çünkü:)) 2 otobüs kadın, otobüs hareket eder etmez oyun havası konulup önce kurtlar bir döküldü gülünüp eğlenildi:)) (Allah bozmasın)


Karadenizde yolculuk yapmanın en güzel yanı bir tarafta deniz diğer tarafta bol yeşillik bir manzara ile seyahat etmek oluyor.


Bu yolculukta selfienin dibine vurdum desem yeridir. Hatta fotoğrafçılıkta sınıf atladım. Devamı gelecek:)) Burası Gürcistan sınırı arkada gözüken cami ise Türkiye, sabah ezan vakti muhteşem bir görüntüydü. 


Batum'dan enteresan mimariler.


Turu ayarlayan arkadaşım Demet herşeyi düşünmüş sağolsun. Zira bu yemekler olmasa hiçbirşey yiyemezdim gibi geliyor. Hatta kandil günü yola çıktığımız için helva bile yedirdi bize daha ne olsun.


Tiflisin içini otobüsle gezdik ve sadece 2 kilisenin olduğu bir bölgede durup kiliseleri gezdik. Duvarın üzerindeki rehberimiz.



Katolik bir ülke bu yüzden Hristiyanlığın izlerini heryerde görmek mümkün. 


Küçük kilisede düğün vardı gelin çok hoş ama tören enteresandı. Hiç alışık olmadığımız şeyler.



bu resimler büyük kiliseden, insanlar geliyor resimlerin köşesini öpüyor ama herkes, sonra da haç işareti yapıyor. Bunları izlerken arkadan bir ses " Hem kendileri çiziyor hem de tapıyorlar".  Başka bir Türk ailesiymiş gezmeye gelmişler... 



Kiliselere etekle girmek zorunluluğu var bu yüzden şal alın belinize bağlarsınız demişlerdi ama hiç sormadılar bizim muzur arkadaşlar da başlarına örtüp böyle bir poz istediler







İlk kez ayinlerin yapıldığı bir kilise gezdim. Hiç manevi bir haz hissetmedim. Herhangi bir camiye girdiğimde aldığım hazzın binde biri bile oluşmadı


Gürcistan gelişmekte olan aslında fakir bir ülke iyi yerleri vardır mutlaka ama kiliselerin olduğu yerden 2 dükkan çok virane geldi bana



O gün tesadüf ga.yleri protesto yürüyüşü varmış. Katolikler bu işe çok karşı oldukları için bu yürüyüşü yapmışlar ama etrafta hiç polis görmedim.



Gürcistan'a gitmek için nüfus cüzdanınız yeterli pasaport gerekmiyor. 15 TL. harç ödeyip sınırdan geçebiliyorsunuz. Şahsen bizi hiç aramadılar otobüsü arıyorlarmış. Çocuklar için değişik uygulamalar var. Bizim grubun tek çocuğunu geçirmediler mesela. Rusyanın yaptığı hiç bir binaya el sürmemişler fabrikalar bile terkedilmiş durumda bunu anlayamadım. Onların yaptığı evler bile virane. Batum güzelmiş ama gezemedik. Gideceklere tavsiyem karayoluyla gidecekseniz Batum'a kadar gidip gezip gelin sakın Tiflise gitmeyin. Eğer tiflise gidecekseniz havayolunu tercih edin. Gece hayatı meşhur bir ülke tavsiyem eşlerinizi yalnız göndermeyin:))

Bunlara Baktınız mı?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...