Pages

31 Ekim 2009 Cumartesi

GÜN BATTI TAVUK YATTI

Hatırladığım kadarıyla ortaokulda öğretmenimizin biri 8 saat uyumamız gerektiğinden bahsediyor. Herşeyi çok çabuk algılayamayan bilinçaltım bunu çok önemli bir bilgiymiş gibi hemen hafızaya kaydetmiş ve aradan geçen yıllara rağmen uygulamaya devam etmiş. miş diyorum çünkü bunu bozmaya çalışıyorum. Sabah 6 da kalkabilmem için benim saat 22:00'de yatmış olmam lazım değil mi? Evet bende yıllarca saat 22 oldu mu pilim biterdi. Bunun için yıllarca savaştım. Çünkü uykum gelince gözüm hiçbir şeyi görmüyor. Ev dağınıkmış, bulaşık varmış hiç umurumda değil, hatta bazen çocuklar otururken bile uyumaya gidebiliyorum. Aslında bunula ilgili bir kitap ismide duymuştum. "Sadece aptallar 8 saat uyur" diye Erdal Demirkıran'ın bir kitabı var. Okumadım ama adı bile pek çok şey anlatabiliyor. Geçen hafta gittiğim eğitimde de hocamız geceleri 4 saat uyuduğunu, kendini ve vücudunu buna alıştırdığını anlattı. Bende o gün bu gündür saat 24:00'de yatmaya ve sabahları da saat 06:00'da kalkmaya çalışıyorum. Bir süre böyle. Tabiki uyumamak için birşeyler yapmam lazım ben de hiç alışkanlığım olmadığı halde akşam yemeğinden sonra bir fincan Türk kahvesi içiyorum bazen eşimde eşlik ediyor. İnanın çok faydası oluyor.




30 Ekim 2009 Cuma

MİKRODALGA FIRINDA KEK


Mikrodalga fırınımı alalı 6 yıldan fazla olmuştur ama ben bir kere bile pişirme özelliğini kullanmadım. Sadece ısıtma yapıyorum. Bunun sebebi de kitapçığını bir türlü çözememem. Kaç kere okuduysam bir türlü anlayamadım. Benim fırınımın gril özelliğide var yani tavuğu hem pişirebiliyor hem de kızartıyor. Ama ben hiç denemeye cesaret edemedim. En son karar verdim kek yapacaktım. Bloglardan araştırdım bir deneyim dedim. Ben klasik kek tarifini uyguladım. Grill özelliğini kullanmayacağım için kakaolu yaptım. Fırınımı 7 dakikaya ayarladım bıraktım. 7 dakika sonra alarm ötünce şaşırmışım ne çabuk pişti diye:)) Sonra kontrol ettim pişmişti ama ben cesaret edemedim ve 2 dakika daha pişirdim. Millet genel olarak beğendi.


bu da keke göz koyan mutfak faresi:)))



24 Ekim 2009 Cumartesi

FOTOĞRAFLAR


Bu fotoğraflarımız evimizin muhtelif yerlerinde konuçlanmıştı. Ne zaman ki küçük tosbağa doğdu hiç istemesemde ortalık derlenip toplanmaya başladı. Başı da bunlar çekti. Bizim için önemli olan aile fotoğraflarını çerçeveletip koridor duvarına astık. Salondan da rahat gözüküyor. Gelen herkeste beğeniyor.



bu en üsteki iki resim ailemiz için çok kıymetli sol taraftakiler Kayınvalidem ve Kayınpederim. Tam olarak bilmiyorum ama 1952 ya da 1953 yılında evlenmiş olmalılar. Küçük bir resimdi görümcemdeydi. Eltim aldı resmi böyle fotoğrafçıda düzelttirdi, hatıra olarak üç kardeşe dağıttı. Çok beğendiğim için bende Sağda bulunan Annem ve Babamın resmini yaptırıp kardeşlerime dağıttım. Annemgil ise 1974 yılında evlenmişler. Bence çok hoş ve güzel bir hatıra olarak evimizin başköşesinde yerlerini aldılar. (Fotoğraflar çok net değil kolidor dar olduğu için çok zor çektim kusura bakmayın)

22 Ekim 2009 Perşembe

EĞİTİM

Dün 10:00'dan 16:30'a kadar eğitimdeydim. Ofis Yöntimi ve Yönetici Asistanlığı eğitimi. Bugünde bu saatler arasında eğitimde olacağım. Çok şükür sıkıcı geçmiyor. Genelde bildiğim konular. Aslında 14 yıldır bu işi yapınca okuluna gitmesen bile öğreniyorsun. Eğitmenimiz erkek, kendisine yardımcı ararken bu konunun çok zor ve önemli olduğunu anlamış ve bu eğitimleri vermeye başlamış. Aslında satış ve pazarlama üzerinde uzmanlaşmış. Daha önceki eğitimde bu işleri yıllarca yapmış iki bayandan almıştık. Bana kalırsa bu işi yapmış insanların eğitim vermeleri daha mantıklı... Yani bu şuna benziyor evlat sahibi olmadıkça evlat sevgisinin ne demek olduğunu bilmemek gibi geliyor. İşin zorluklarını işi yapan bilir.

20 Ekim 2009 Salı

AY BENİMDE OLDU



Bu duvar stickerlarını ilk Lacinde görmüştüm .Daha sonra başka bloglarda da görüp acayip beğenmiştim. Kendi kendime onlar İstanbul'da bulurlar ben Çorum'da nerede bulayım demiştim ama yanılmışım cumartesi günleri bizim kıytırık sosyete pazarına da gelmemişlermi! Gözüm hemen bu modeli aradı ve buldu ayrıca çok sevindi. Duvarlarım pek müsait olmadığından bizde buzdolabına karar kıldık . Dolabın bu yüzü salondan gözüküyor. Değilik oldu. Ayrıca duvar için de büyük çiçeklerden almadığıma çok pişman oldum.

19 Ekim 2009 Pazartesi

TUĞRA GİREMEZ



Tuğra'nın çok zor dönemlerindeyiz. Çünkü herşeyi merak ediyor, kırıyor döküyor. Devamlı da Kayranın odasını ziyaret ediyor. Hatta geçen gün Kayranın odasını çok fena karıştırmış Kayra okuldan gelince kıyamet kopmuştu. O günün sonunda kapısına bu Tuğra giremez levhasını astı. Çocuğum ne yapsın yazıyla yazsa olmuyor o da çizmiş...

16 Ekim 2009 Cuma

OKULSAL SORUNLAR



Dün büyük tosbağanın hem etütdeki hemde okuldaki öğretmenleriyle konuştım. İlk önce etütdeki 2 öğretmeni ve akrabamız olan oranın kurucularından Afife Abla ile bir durum değerlendirmesi yaptık. Canı sağolsun ki oğlum bir ders çalışma özürlü, muzurluk hat safhada ama iş ders çalışmaya gelince tık yok. Aksine ben de küçüklüğünde neler hayal ediyordum. (Hayalim ise küçükken onu Hacettepe Hastanesine götürüyordum ve oradaki stajyer öğrencilere imrenip Kayra'da keşke buralarda okuda dersim.)Etüde bile çocuk eğlenmeye gidiyor. Öğretmenlerinin hepsi de çok genç biraz da bunu etkisi var,  herhalde ki durmadan onlara gırgır yapsın espri yapsın, yapsın da yapsın. Hele öğretmeninin biri daha dertliydi, Gülşah Hoca bizim Seçil'in arkadaşıymış belkide bu yüzden ondan çekiniyor olabilir çünkü Afife Abla'dan da çekiniyor. Kısaca öğretmenlerin anlattıkları; defterini kitabını çıkarırken bile çok uyuşuklandığı. Ödevlerini yapmayım diye elinden ne gelirse yaptıması bazı günler ödev bile yazmamış arkadaşlarımdan alırım diye. Bunun farkına varmıştım birkaç akşam arkadaşlarımı arayacağım ödevlerimi yazamadım demişti de ben kızmıştım. Ya da arkadaşlarıyla birlik olup ödevleri hep beraber birbirlerinden kopya çekerek yapıyorlarmış. Allah'tan öğretmeni hemen ayıkmış ta buna da engel olmuş. Neyse burada detaylı olarak konuştuk. Afife Abla daha deneyimli bir öğretmen olarak sorumluluk sahibi olmadığını vurguladı. Bunun için biraz daha dikkat edeceklerini söyledi. Bizim de ödevlerinin bir kısmını evde yaptırıp etüde daha az ödevle gidip kalan zamanda test çözerek değerlendirelim dedi.

      Akşam ise okul öğretmeniyle görüştüm. Kayra nasıl diye sordum. Güldü. Bende dedim ki ne siz sorun ne de ben söyleyeyim mi diyeceksiniz dedim. Evet aynen öyle diyecektim dedi. Etütdeki öğretmenleriyle aynı şeylerden bahsetti. Hiçbir ders milletten önce hazırlanamadığından ödevlerinin hep eksik olduğundan bahsetti. Geçen yıllara göre daha iyi olduğundan ama biraz daha gayret etmesi gerektiğinden bahsetti. En son olarak da biliyorum üzülüyorsunuz hatta bazen gözleriniz yaşarıyor ama bunları söylemek zorundayım dedi. Artık benim bunun üzerine söyleyecek hiçbir lafım kalmadı tabiki. Geçen sene bizi rehber öğretmene bile gönderdi. Çok konuşuyor, dersleriyle ilgilenmiyor diye...

      Tabiki akşam aile toplantısı yapıldı bunlar babaya anlatılıp detaylı konuşuldu. Kayra sorumluluklarını bir kağıda yazıp imzaladı. Ben de karne gibi bir çizelge hazırladım. (çizelge excel dosyası ve bunu bloğa yükleyemedim.) Hergün dolduracağım. Birde bunları deneyeceğiz bakalım.

15 Ekim 2009 Perşembe

Nikah Şekeri

Geçen hafta nikaha gideceğimi anlatmıştım. Eşim çalıştığı için büyük tosbağayla gittik. Biraz erken gitmişiz tosbağa çok sıkıldı neyseki babasının işyeri yakındı oraya postaladım. Annemin yakın arkadaşı Naime Teyze'de oradaydı. Hem konuştuk hem ağlaştık. Çünkü oğlu eşinden ayrılmak istiyormuş. 4 yıllık evliler benim küçük tosbağamla yaşıt dünyalar tatlısı bir torunu var. Biraz dertleştik. Anneme kızıyor beni yanlız koydu da Ankara'ya gitti diye, kimselere anlatamıyorum, çok zor bir durum diyor. Hem anlattı hem ağladı o üzüldükçe ben de gözyaşlarımı tutamadım. Dün annemden öğrendiğim kadarıyla gelini boşanma davası açmış. Hadi boşanacaksa boşansın ama kızına nasıl dayanıyor diye sorduğumda, gözü onu bile görmüyor dedi. Bu beni daha çok üzdü çünkü anneler hiçbir zaman evlatlarını bırakmıyor ama iş babalara gelince evlatlarını bir kalemde silip savurabiliyorlar. Bence boşanmak önemli değilde olan çocuklara oluyor. Tamam annesinin yanında ama babasının bundan sonra hiç arayıp soracağını sanmıyorum. O çocuk bir ömür boyu bunun eksikliğini hissedecek ya da üvey babayla yaşamanın sıkıntılarını. Benim bir bakıcım vardı da "Allah kimsenin gülünü kimseye koklatmasın" derdi. Allahım haklarında hayırlısını versin. Umarım doğru kararlar verebilirler. Nikaha gelirsek sade ve güzel oldu çok fazla da kalamadım arkadaşlarım beni bekliyorlardı. Nikah şekerleri buzdolabı süsüydü yapmak isteyen olursa diye fotograflarını çektim. Aslında içlerinlerinde biz küçükken şeker olurdu ama annem süsü bozulacak diye yedirmezdi bize. Şimdi ise lavanta torbası şeklinde yapıyorlar.







Önce 2 küçük kelebeği almıştım biri anneme biri bana daha sonra torpilli olarak büyük kelebeği kaptım. Ama birtane anneme yok. Şimdi kızacak bana :))

13 Ekim 2009 Salı

Makyaj

Ben boyanmadan evden çıkmayanlardanım. Boyanmak dediysem far, rimel, siyah göz kalemi, ruj bazen de allık bu kadar. Özel birgün olmadığı sürece yüzüme kapatıcı, pudra, fondöten hayatta sürmem, hatta sürdüğüm zaman kaşınırım. Çok profesyonel olmamak kaydıyla kendi çapımda boyanırım. Aslında bazen makyaj yapmamaya alışayım diyorum ama bir türlü beceremiyorum. Kendi kendime çok soluk geliyorum. Alışmışım bu halime. Makyaj malzemelerine çok para vermekten hoşlanmıyorum. Öyle pahalı yok gece kremim, yok gündüz kremim, yok göz altı kremlerim yok şimdilik ihtiyaç duymuyorum yada ben onları kullanmaya vakit bulamam hele de oje işine hiç bulaşamıyorum. Benim elim suyun içinden hiç çıkmaz ki ojeler birgün bile duramaz elimde. Düğün dernekte sürerim onun da kurumasını bekleyemem içim daralır.



Bu yukarıda görmüş olduğunuz krem farı renklerini beğenip Avon'un %50 indiriminden 12 TL'ye almıştım. Renkleri çok güzel üstelik pırıltılı ama sadece sürdüğün ilk 1 dakila güzel sonrası çizgi çizgi göz kapaklarıma birikiyor. Yani hiç memnun kalmadım. Benimle birlikte alan diğer iki arkadaşımda aynı sorunla karşılaşmış.



bazı bloglarda she marka ürünlerden bahsediliyordu bende merak ettim gittim baktım Birkere stantları zaten kendine çekiyor çok bıcır bıcır çok albenili. İlk önce sağdaki koyu mavi ve gri olan farı aldım. Ben en çok gri far kullanırım. Tabiki fiyatıda bunda etkiliydi. Sadece 6,20 TL. Neyse gri fardan çok çok memnun kaldım. Sürünce krem far gibi duruyor ama ne akıyor ne de topaklanıyor. Geçenlerde de gittim yeşilli olandan aldım. Onu da çok beğendim. Diğer renklerde çok güzel duruyor. Zamanla onlardan da alacağım. Hatta rimelini ve de allığını almayı düşünüyorum. Avondan ucuza aldığım rimellerden hiç memnun kalmamıştım da...

12 Ekim 2009 Pazartesi

Piknik


Büyük tosbağanın sınıfındaki arkadaşlarının 3 tanesinin annesiyle güzel bir arkadaşlık kurduk. Bu yaz bayanlar ve çocuklar birkaç kez pikniğe gittik hatta yukarıdaki resimde olduğu gibi Samet'in doğumgününüde böyle bir piknik gününde parkta kutlamıştık. Geçen haftada kızlar konuşmuş havalar güzel iken pazar günü piknige gidelim diye... Bizde dünden hazır kocalar satıldı benim ufaklık ta satıldı, hazırlıklar yapıldı, parka gidildi. Yemekler çıkarılıp yendi çaylar içildi bu arada sınıfın yarısı da parktaydı çocuklar birsürü arkadaşlarını da görmüş oldular onlarla da oynadılar. Ama ne yazıkkı ki bu güne ait birtek fotoğraf yok. Tam benim aklıma gelmişti ki o sırada Kayra Zeynep Sıla ile dövüşmüş kız ağlıyor. Anne gidelim diyor anneside aldı kızını gitti. Zaten onlar bize sonradan katılmıştı. Kayra beni birkaç kez daha üzmüş olduğu için bu da bardağı taşıran son damla oldu eşyalarımı topladığım gibi erkenden evin yolunu buldum. Arkadaşlarımın dur çocuk olur böyle şeyler gitme demelerine aldırmadan. Eve gelince de tartışmamız sürdü. Aslında güzel başlayan gün benim için kötü bitmiş oldu...

8 Ekim 2009 Perşembe

TUĞRA - TÜRKÇE SÖZLÜK

Malumunuz bizim küçük tostabağa 27 aylık artık neredeyse çok rahat konuşuyor. Hatta abisine göre geç bile kaldı abimiz 1,5 yaşında cümle bile kuruyordu. "Anne su içiyim mi" gibi bu anne su ver demekti. Kayra'da günlük filan tutmadığım için çoğu şeyini unutmuşum.Sadece bu cümleyi ve uzun zaman "tamam" yerine "pamam" dediği için düzeltmeye çalışmıştık bunları hatırlayabiliyorum. Tuğra ise aşağıdaki kelimeleri kullanıyor ve çokca gülümsemelere sebep oluyor.

Tuğraca  : Türkçe

ğuğa       : Tuğra (Adını sorunca değil de kendi resmini gösterdiğimizde diyor)
moo       :  Kim o (her kapı çaldığında ya da kendi zile bastığında kullanıyor)
şüt         :  Süt
ayya      :  Kayra (k harfleri hiçbir kelimede yok)
apat      :  Kapat
kat et    :  Dikkat et (Hatta tezgahın üzerine çıkmış mutfak dolabını açmaya çalışıyor düşmekten korkmuş  ve  bana "Anne bana kat et" diyor.)
Şerşe    : Şerife (Bakıcımızın adı başka hiçbirşey demiyor sadece şerşe diyor.)
      
        Şimdi ben bunları diyen ağzı yemem de ne yaparım bilmiyorum ki...)))

5 Ekim 2009 Pazartesi

Bazı bloglarda gördüm sevgili Hersheyler doğumgünü dolayısıyla şu aşağıda gördüğünüz hediyelerden verecekmiş. Hepsini çok beğendim. Aslında bu iş biraz ters oldu gibi bizim ona hediyeler vermemiz lazım ama bu sefer kendisi bizleri hediyelendirecek. Hadi bakalım hayırlısı... Şimdiden doğum gününü kutluyorum...


3 Ekim 2009 Cumartesi

YOĞUN BİR GÜN

Ben cumartesi günleride çalışıyorum maalesef. Sadece öğleden sonraları nöbetleşe çalışıyoruz yani bugün öğleden sonra izin günüm. Ama gündemim o kadar yoğun ki... Saat 11:00'de Kayra'nın okulda toplantı var izin alıp yetişmeye çalışacağım.Bu senenin ilk toplantısı. Saat 01:00'de çok sevdiğim bir ablamın Leyla Ablanın kardeşinin nikahı var. Leyla Ablalar ben lisedeyken bizim evsahibimizdi. Bizden yaşça büyüktür ama birbirimizi çok severiz. Çok sık görüşemeyiz ama sevgimiz hiç bitmez. Aylarca görüşmesek bile biraraya gelince sanki daha dün görüşmüşüz gibi sohbet edebiliriz. Bugünde küçük kardeşini evlendirecekler onlarada bir ömür boyu mutluluklar diliyorum. Aslında ondan sonra boşum ama Tuğra'yı babannesine bırakacağım için çılgınca gezme planlarım var. Çarşıda işlerim var. Yani bugün benim günüm inşallah iyi geçer...

Bunlara Baktınız mı?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...