Pages

23 Ekim 2018 Salı

ACCESS THE BARS NEDİR HAYATIMA NASIL GİRDİ?







Merhaba, yolu bloğuma düşen dostlar. Bloglarımızı bir yandan boşluyor bir yandan da özlüyoruz değil mi. buradaki takipçilerimiz ya da takip ettiğimiz kişiler bana hep eski bir dostum gibi geliyor. Eminim ki herkes aynı fikirdedir. Neyse lafı fazla uzatmadan konuya gireyim:))

2018 yılı bana değişik kapılar açtı. Bilinçaltıyla uğraşmak orayı merak etmek çözemediğim konuların nerede kısıtlandığını bilmek beni hep heyecanlanmıştır. Ne kadar kişisel gelişim kitapları okusam da hiç eğitim alma fırsatım olmamıştı. Küçük şehirlerde ayağımıza çok az fırsat geliyor malum. Bir akşam youtube videolarında gezinirken access the bars diye bir öğretiye denk geldim ve çok ilgimi çekti. Ertesi gün öğle arası tekrar video izlerken işe yeni başlamış olan arkadaşım "ben bunu tanıyorum access bars anlatıyor" dedi. (bundan daha iyi nasıl olur?) "Ben access bars yaptırdım Çorum'da yapan biri var" demesiyle ben bu işe o kadar gönüllüymüşüm ki balıklama atladım. Nasıl bu kadar şanslı oldum?

Önce seans aldım çok çok memnun kalınca eğitim almaya da karar verdim. Şu an uluslararası Access The Bars uygulayıcısıyım.

Peki Access Bars nasıl uygulanır.





Siz sadece rahat bir yere uzanacaksınız. Uygulayıcı başınızın belli noktalarına dokunarak oradaki barları çalıştırıp aktive edecek ve gerek görülürse sözel proseslerle seans desteklenecektir, hepsi bu kadar. 1 yada 1,5 saat süren bir enerji çalışması oluyor. Hiçbir çalışma birbirine benzemez. Bitince ne hissettiğiniz de birbirine benzemez ama en ortak nokta beyninizin içi susacak. 

Yapmanız gereken hayatınızda bir kere bile olsa bu seansı deneyimlemek. 


Access Bars nedir neye faydalıdır? O kadar çok şeye faydalıdır ki anlatmakla bitmez yalnız bir kısmı aşağıda...


Resimden de anlaşılacağı gibi başımızın etrafında 32 tane nokta olduğunu ve bu noktalara hafifçe dokunulduğunda, hiç bir çaba sarf etmeden ve kolayca; alıp kabul etmenize engel olan her şeyin etkisini giderebileceğinizi biliyor muydunuz? 

Access Consciousness'ın temelinde; insanları farklı olasılıkları görmeleri konusunda güçlendirmek, onlara ilham olmak, bildiklerini bilmelerini sağlamak ve seçim hakları olduğu konusunda farkındalıklarını yükseltmek gibi konular bulunur.

Access Türkiye’nin kurucusu Aysun Kaçtıoğlu, Access Consciousness®’ı şöyle anlatıyor:

“Gözlemlediğim ve eğitimini aldığım tüm öğretiler içinde, Access’i her birinden ayıran ve çok güçlü olduğunu gördüğüm bir özelliğinden bahsetmek istiyorum. Bu öğretiyi hayatınızın her anında, yer ve zaman dinamiği farketmeksizin kullanabilirsiniz! Değiştirmek istediğiniz, seçmek istediğiniz, olmak ve yaratmak istediğiniz her konuda güçlü soruları ve prosesleriyle bunu gerçekleştirebilirsiniz. Bu sorulardan bazıları:

  • Hayatımın neye benzemesini isterdim?
  • Bundan daha iyi nasıl olur?
  • Başka neler mümkün?”


Her bir Bars seansı, dokunulan noktanın sorumlu olduğu alanda hayatınızdaki 5-10.000 yıllık sınırlamaların temizlenmesini sağlayacaktır.

Bar’ları Çalıştırmanın bazı Faydaları Nelerdir? ki bundan çok daha fazlası var

* Zihin ve bedendeki gerilimi yok eder.
* Günlük yaşamın getirdiği stresi azaltır.
* Yaşamın üzüntülerini en aza indirir.
* Aşırı kızgınlık ve öfke eğilimlerini azaltır.
* Öfke, yorgunluk, tükenmişlik gibi duygular tarafından vücudunuzda oluşturulmuş blokajları çözer.
* Duygusal iniş çıkışları yatıştırarak daha dengeli bir ruh hali içinde olmanızı sağlar.
* Psikomatik rahatsızlıkları azaltır.
* Depresyonu ortadan kaldırarak neşeyi yaşamınıza geri döndürür.
* Korkularınızın, fobilerinizin, endişelerinizin giderilmesini sağlar.
* Enerjiyi arttırırken yıpranmayı azaltır.
* Bedenin yaşlanma hızını azaltır.
* Yıkıcı düşünceleri kökünden söküp atar.
* Kafanızın içinde sürekli konuşup duran gereksiz düşünce diyaloglarını susturur.
* Huzur, güven ve iyi hal duyguları yaratır.
* Hem rahatlamış, hem de enerjik hissetmenizi sağlar.
* Hamilelikte kolay, rahat ve sakin doğum sağlar.
* Çocuklarda ve gençlerde sınav öncesi sıkıntı ve endişelerin giderilmesini temin eder.
* Kendiniz ve diğer kişiler için zihninizde daha geniş bir kabullenme ortamı yaratmanızı sağlar. Bu kabullenme duygusu sayesinde ilişkilerde düzelme sağlanır.
* Kendinize koyduğunuz kısıtlamaları ortadan kaldırır, böylelikle hayatınızın her alanında daha fazla olasılığa yer açmanıza olanak verir ve fırsatları kendinize çekmenizi sağlar.
* Kendiniz için şu an kullandığınız enerjiden, daha fazlasını kullanmanızı sağlar.
* Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite Bozukluğu ( ADHD ) gibi öğrenmeyi güçleştiren durumların aşılmasında yardımcı olur.
* Artan odaklanma, mantık yürütme, problem çözme, hayattan daha fazla keyif alma, işlerin daha kolay yürütülmesi, daha fazla kapasite ve fiziksel yetenek, artan farkındalık ve ruhsal gelişme sağlar





29 Ocak 2018 Pazartesi

ARİF VE 216



Cem Yılmaz'ın espri anlayışını çok severim çok gülerim özellikle belaltı esprileri favorimdir. İş filmlerine gelince de çok ince esprileri olmasına rağmen hep eh işte derim. Herhalde eski türk filmlerine gönderme olduğu için Arif ve 216'yı izlemek istedim. Evdekilerde de durum aynı eşim gitmek istemedi, küçük tosbağa ise anlayamayabilirdi biz de Kayra ile cumartesi gecesi gittik.
Allahım ilk bölüm çok komikti 2. bölüm biraz durağanlaştı ama yine de çok güzeldi. Hele Zeki Müren müthişti. Bunları yazarken bile gülümsüyorum. Sonuç olarak biz beğendik tavsiye ederim.

16 Ocak 2017 Pazartesi

2016



25 Aralık 2015 Cuma

Her sabah kalktığımız gibi normal bir sabaha uyanmıştık. Herkes okul ve işe yetişme telaşında, Kayra "anne hasta gibiyim" dedi ben de kahvaltısını edince içmesi için ilaç verdim evden çıktım. Öğlen arası eve gelmedi aradım açmadı. (sessize aldığı için duymuyor).

Akşam eve girmemle Tuğra "anne abim çok hasta yatıyor" demesi bir oldu. Zaten beyaz tenli oğlum iyice bembeyaz olmuş titriyor. Yemek yedirip tekrar ilaç verdim. Ateşi düştü dinlendi ve uyudu.

Gece saat 3 gibi büyük bir gürültüyle uyandık. Yatak odasının ortasına geldim "Allahım ne oluyor deprem mi oldu" diye düşünürken Kayra'nın anne diye seslenmesiyle irkildim banyonun ışığı yanıyor kapıdaki terettütden sonra içeriye girmemle Kayrayı yerde yerler kan eli yüzü kan içinde bulmam bir oldu. Düşmüş ne olduğunu hatırlamıyor. Düştüm burnumu lavobaya çarptım dedi. Öyle bir manzarayla karşılaşan annenin durumunu düşünün siz. Babası aldığı gibi özel hastaneye götürdü. Soğuk algınlığı ilaçlarını verip göndermiş doktor.

Ertesi gün cumartesi ben çalışıyorum. Annemi aradım çocukların başına gel ilgilen diye. Tuğranın arkadaşı da geldi güzel bir gün geçirdiler. Akşam eve geldim Kayra halsiz olsa da durumu iyi. Yedik içtik oturduk. Akşam saat 10 gibi içime bir şüphe düştü. Kendi kendime "Hacer kalk çocuk tekrar hasta olabilir ortalığı topla" bu hışımla kalktım ortalığı topladım. Tuğrayı banyoya soktum tam yıkayacaktım. Eşim kolunda Kayra ile geldi başı dönüyormuş ne olduğunu anlamaya çalışırken çocuk kollarımızda bayıldı. Kollarımızda demeyelim tutamadık bile koca çocuğu. Hiç bayılan birini görmemiştim. Tuğra çığlık çığlığa... Şükürler olsun ki bir süre sonra ayıldı. Hemen aldığımız gibi bu sefer devlet hastanesine götürdük. Tahliller yapıldı serum bağlandı. Biraz olsun kendine geldi. Sonuçlar elimizde ama bizi göndermiyorlar. Uzman çocuk doktoru görsün diyorlar. Sonuçları kendi kendimize inceliyoruz kan değerleri yerlerde özellikle WBC değeri çok kötü internetten bakıyorum lösemiden bahsediyor eşime bile söyleyemiyorum. Sadece bekliyorum. Doktor kan değerlerinin çok kötü olduğunu yatış yapmamız gerektiğini söyleyip bizi yukarıya çıkarıyor. Hemşire panik halde niye böyle oldu, maske takması lazım, yalnız odada kalması lazım, mikrop almaması lazım, yemek yemiyor mu dedikçe benim paniğim kat kat arttı. Gece saat 4 civarı odamıza geçtik serumlar iğneler derken Kayra biraz rahatladı ve uykuya daldı. Ben de diğer yatağa uzandım biraz olsun uyumuşum ama nasıl bir titremeyle uyandım "Allahım ben de ateşleniyorum ve duramıyorum." Hemşire bir Kayranın ateşini ölçüyor bir benimkini.

Sabah daha fazla dayanamadım eşimi aradım ilaç getir ben kötüyüm. Getirdi ilaç ama bana fayda etmiyor. Sen başında dur ben eve gidiyorum. Allahım nasıl hastalandım çocuğu bile gözüm görmüyor. Eve gittim yattım. Annemgilin haberi oldu hemen geldiler ama ben yataktan kalkamıyorum. Babamla acile gittim hastaneler nasıl kalabalık. Doktora "çocuğum hastanede yatıyor benim ayağa kalkmam lazım" deyip en kuvvetli ilaçları istiyorum. Hemen bana da serum taktılar ama nasıl bir hastalıksa pek fayda etmedi maalesef.

Kayra babasıyla hastanede ben evde yatıyorum. Akşam üzeri eşim aramaz mı ben çok kötüyüm babam gelsin çocuğun başına diye... Allah Allah hepimiz hastalandık. Babam gitti Kayranın başına biz eşimle evde yatak yorgan yatıyoruz.

2 gün bu böyle devam etti. Biz evde hasta Kayra hastanede başında ise ya dedesi ya da annennesi...
Geçen yıl domuz gribi vardı ortalıkta herhalde biz de ondan olduk. Kesin birşey denmedi ama olabilir dendi.

Kayra 1 hafta hastanede kaldı yılbaşında ise eve izinli getirdik. Ama kan değerlerinin düzelmesi zaman aldı. Bir indi bir çıktı biz de bu böyle olmayacak deyip Ankaraya Hacettepe Üniversitesine çocuk onkolojiye götürdük. Allahıma binlerce kez şükürler olsun ki sonuçları iyi çıktı. Rabbim kimseyi evladıyla sınamasın çok zor günlerdi.

Geçen yıla böyle kötü başlamıştık. İnşallah bu yılımız güzel geçer.

25 Kasım 2016 Cuma

BURSA 2. DURAK

Çanakkale gezimizin 2. günü Bursa'ya uğradık. Çok vaktimiz yoktu sadece Ulu Cami civarını gezebildik. Bursa'ya ilk kez gittim ve çok beğendim. Hep mi böyle bilemiyorum ama Çanakkale'nin rüzgarından sonra havası çok güzel geldi.




Osmangazi ve Orhangazi türbesi


Gözetleme kulesi...
Kayra ile yaptığımız bu gezi sonrası neredeyse hiç fotoğraf çektirmeyen ergenimle birsürü birsürü fotomuz oldu.


Nisoşum bu fotoğrafa bayılıyorum.




Emineciğim yükseklik korkusu yüzünden burada aramıza katılamayıp bizi karşıdan izlemekle yetindi.



Bundan sonra Ulu cami fotoları











Ve finali tabiki İskender yiyerek yaptık.


2 günlük güzel ve yorucu bir geziydi. Çorum'a dönünce ben de dahil bu ekibin yarısı hastalandı maalesef... 
Çorum Belediyesine tekrar teşekkürlerimizi iletiyoruz.



16 Kasım 2016 Çarşamba

ÇANAKKALE GEZİSİ



Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor...

bence her duyduğumda içimi sızlatıp gözlerimin sulanmasına sebep olan Çanakkale Savaşının özeti en güzel dizeler... 






Çorum Belediyesi son birkaç yıldır ücretsiz Çanakkale Gezileri düzenliyor. Biz de eşimle hep niyetleniyorduk ama arkadaşlarımla gitmek kısmet oldu. Eylül ayında altı arkadaş ve biri benim büyük tosbağam Kayra ve arkadaşı Nisa olmak üzere yola çıktık. 

26 Ekim 2016 Çarşamba

BABAM İÇİN




Babam midem ağrıyor diye gittiği doktordan açık kalp ameliyatı olarak çıktı. Şükürler olsun ki şu an iyi ama cidden zor bir ameliyattı. Daha önce birisini nisan ayında olmak üzere iki kez belfıtığı ameliyatı olmuştu ama bunun yanında onlar basit kaldılar. Yukarıdaki fotoğrafı ameliyattan çıkıp yoğun bakımda olduğu ve bizim göremediğimiz gece instagramda paylaşmıştım. Gündüz koruduğum dirayetim gece gözyaşlarımla son buldu. Ameliyatının iyi geçtiğini biliyorduk ama onu göremeden beklemek çok kötüydü. Uyandı mı, ağrısı mı var, üşüyor mu, susadı mı, çaresiz mi... Babamı görene kadar bu soruların ardı arkası kesilmedi. Allahım kimseyi çaresiz bırakmasın.



Babam hiperaktif bir adamdır. Bu sebeple her işi hızlıdır. Bir gün doktora gitti haftaya anjiyo olacağım dedi. İki gün sonra aradı ki ben anjio oldum haftaya ameliyat olacağım diye... Ben son ana kadar inanmadım çünkü dedim ya çok hareketlidir, sigara içmez içki içmez, fazla kilosu yoktur, nasıl oluyor da böyle bir adamda damar tıkanıklığı oluyor. Demek ki oluyormuş. Özellikle sigara içmemesinin faydasını ise ameliyat sonrası görmüş oldu. Çok şükür ameliyat kısmını atlattı da bundan sonra dikkat etmesi gereken kısmı ne yapacağız bilemiyorum. Hiç canının kıymeti yoktur eski hareketli günlerine dönmesi fazla sürmez bu durumda olan etrafındakilere oluyor maalesef.

Böyle günlerde üç kardeş olmanın kıymetini daha iyi anlıyorum daha mı çok olsaydık yoksa. Aynı duyguları paylaştığın insanlar olmuş oluyor etrafında. Onların desteği ile yalnızlık ve çaresizlik hissetmiyorsun. Bugünümüze binlerce şükür. Allahım bütün hastalarımıza şifa versin.

8 Ekim 2016 Cumartesi

START









Bloğuma her baktığımda yeniden yazmak geliyor içimden. Eski hatıralarım canlanıyor gözümde. Çocuklarımın unuttuğum hatıraları... Ne güzel herkes birşeyler yazıyor paylaşımlarda bulunuyorduk. Birbirimize yorumlar yapıyorduk. Yeni yeni şeyler öğreniyorduk. Bütün bunları sosyal medyadan şimdi de yapıyoruz ama buranın yeri bambaşka. Buralar dutlukken:)) diye başlarmışım

Önceden herşeye bloğa yazarım gözüyle bakıyordum. Şimdi unuttum o düşünceleri. Ya da korkularım oldu bütün resimler bütün hayatım ortada gibi bilemiyorum karışık duygular işte.

Birbaşka sebep de o zamanlar pekçoğumuzun çocukları küçüktü onların herşeyini kendi inisiyatifimizde yazıyorduk ama şimdi onlar birer ergen bırakın onlar hakkında yazı yazmayı doğru dürüst fotoğraf bile çektirmiyorlar. Yine de yazmak istiyorum umarım o azmi tekrar bulurum kendimde...

20 Ekim 2015 Salı

KÜÇÜK BİR KIZ ÇOCUĞU







Sabah servisle işe giderken pekçok insan görüyoruz. Kimileri işe kimileri de okullarına gitme telaşında. Hayat işte...

Küçük bir kız çocuğu hani sabah ekmek almaya gönderirlerdi ya, eskiden öyleydi çocuklar sabahın köründe ekmek almaya gönderilirdi. Ayağında terlikler sırtında pijama... Şimdi öyle değil kimse çocuğunu biryere göndermiyor.

Bakırcılar dediğimiz yerde açık tenli sarıya yakın saçları olan uzun kollu mavili beyazlı dizlenmiş pijamalarıyla ayağında terlik hızlı adımlarla ilerliyor. Yanında ticaret lisesine giden bir erkek çocuğu, onun kardeşi olduğunu düşündüm ama sonra anladım ki beraber değiller bir süre yanyana yürümüşler, öyle denk gelmiş. Sonra yanında bir kadın belirdi kadın giyimli belli işe gidiyor çocuk pijamalı o da olmadı. Karşı kaldırımda hızlı adımlarla ilerliyor biz de trafik yoğunluğundan yavaş yavaş ilerliyoruz. Hemen sol tarafındaki bir sokağa dönecek gibi oldu ama dönmedi.

Ön koltukta çocukları seven bir arkadaş "kıza bak dedi nereye gidiyorsa pijamayla" "benim de dikkatimi çekti" dedim bu sırada arka koltuktan çocuğun ağladığını söylediler. Kırmızı ışıkta durduk çocuk hızlı adımlarla ilerliyor hem de ağlıyordu birden kendini yola attı bizim tarafa doğru hamle yaptı arkadaş camı açtı çağırdı gel kızım ağlama diye kız geldi bizim servise oturdu. Sabahın köründe hiç tanımadığı insanlar, hiç tanımadığı araba. hiç tanımadığı bir yere doğru gidiyor.

Kendi çocuklarım geldi aklıma Allahım tüylerim diken diken oldu. Neydi derdi acaba...Uyurgezer miydi sabah birden fırladı dışarı sonra uyandı bilemedi nerede olduğunu ya da evde mi birşey oldu acaba anne babası mı tartıştı da korktu kaçtı. Ya da uyandı okula geç kaldım diye fırladı... Allahım ne olabilir ki onu böyle çaresiz bırakan...

Adını soyadını öğrendik ama hem ağlıyor hem titriyor hem de ürkek gözlerle bizlere bakıyordu. Okulunu da söyledi ama o saatte neden bu durumda olduğunu anlatamadı.

Maalesef (doğrusu da buydu) en yakın karakola götürmekten başka elimizden birşey gelmedi. Bir arkadaşımız da onunla kaldı oradan çocuk şube ekiplerine teslim etmişler sonuç ne oldu bilmiyoruz, ailesini bulmuşlardır herhalde...

5 Temmuz 2015 Pazar

MUTLU YILLAR TUĞRACIĞIM (ÖRÜMCEK ADAM KONSEPTLİ DOĞUM GÜNÜ)



Bugün küçük tosbağamın doğumgünü Allahıma bu yer cücesini bana verdiği için şükreder, mutlu ve güzel yıllar dilerim. 

Doğumgünü hem yaz tatiline hem de ramazan ayına geldiği için okullar kapanmadan kutladık. Ama bugün de ufak bir kutlama olacak (sürpriz:))


Konseptimiz Örümcek Adam



Duvarlarımız müsait olmadığı için perdeye astık



Bunlar su şişesi için ama ben peçete halkası olarak kullandım.


Peçetelik bardak ve pipet süsleri









Fotoğrafta gözükmemiş ama iyiki doğdun yazılarının bir kısmını balonların ucunda kullandık.






Kurabiyelerin üzerlerine dr.oetker royal icing ile ağlar yaptım.












Tuğra eğlendi güzel bir gündü.

Bütün süslemeleri buradan indirdim ve kırtasiyede bastırdım. Sevgili Pınar Hanım'a teşekkürler pekçok konsept için uğraşmış ve paylaşmış. Bloğuna bir göz atın derim. Çok da hesaplı oldu.



25 Haziran 2015 Perşembe

UZUNGÖL - SÜMELA



 Karadeniz gezimizin 3. ve son günü istikamet Uzungöl'dü buraya akşam geldik. Karadeniz müzikleri eşliğinde akşam yemeğimizi yedik. Güzel bir geceydi. Akşam geldiğimiz için manzaranın farkına varamamışız maalesef...





Sabah odamızdan görünen manzara... Erkenden kalktık kahvaltımız ettik ve kendimizi gölün kenarına attık.



Bu yeşilliklere kesinlikle doyulmuyor



Güzel bir yürüyüş yaptık.



Bıraksalar burada günlerce kalabilirdim o kadar sevdim ve doyamadım. İnanın hiç ayrılmak istemedim.




Daha fazla kalıp bisiklet turu yapmayı, banklara oturup hiçbirşey yapmadan gölü seyredip mis gibi havayı içime çekmeyi ne çok isterdim.



Karadeniz kızları:))


Sonraki durak Sümela Manastırı... Buraya çıkmaktan korkmayın çok kolay








Karadeniz gezimiz burada son buldu sonuç çoluk çocuğumu alıp tekrar gitmek olacak. Bu güzellikleri onlar da görmeli...

Evden ilk kez bu kadar ayrı kaldım özellikle Tuğra ne yapacak diye merak ediyordum. Ben gitmeden derdine düşmüştü. Allahtan o hafta sonu kardeşlerim geldi de onlarla vakit geçirebildikleri için beni çok aramadılar. Gece döndüğümüzde benim yerimde yatıyordu. Girdim yanına yattım sabah uyanıp beni gördüğündeki gözlerinin ışıltısı ise bütün yorgunluğumu aldı.


Bunlara Baktınız mı?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...