Pages

25 Kasım 2009 Çarşamba

BAYRAM



Bugün son iş günümüz yarın bayanlar çalışmıyor erkekler maalesef geliyor. Bu bayram yoğun bir gündem beni bekliyor ama mutluyum, küçüklüğümden beri biz hep gurbetteydik. Annem başka memleketli babam başka memleketli olunca bizde hep kendi halimizleydik. Hele de dedem ve anneannem vefat edince bayramlarda daha da yanlız kaldık. Hep diğer arkadaşlarımıza imrenirdik çünkü onlar akrabalarıyla birlikte bayram geçirirlerdi bizler ise kendi kendimize, ne kadar eşin dostun olsa da böyle günler akrabalarla anlam kazanıyor. Evlenince de durumum fazla değişmedi. Benim akrabam olarak sadece annemgil var eşimin ise birkaç tane, hiçbir zaman kalabalık bir aile olamadık. O yüzden midir nedir çok çocuklu bir aile olmayı çok isterdim. Neyse şimdiden herkese İYİ, MUTLU, SAĞLIKLI VE HAYIRLI BAYRAMLAR DİLİYORUM.

Not: Resmi epey oldu internetten kaydetmiştim hangi site oğduğunu bilmiyorum.


24 Kasım 2009 Salı

ÖĞRETMENLER GÜNÜ


İlk önce canım kardeşlerim Şevkiye ve Kerim'in Öğretmenler Gününü kutluyorum. İkisi de en zoru olan Özel Eğitim Öğretmeni.

Yıllar önce emekli olmuş İlkokul öğretmeni amcamın

Almanca öğretmeni amcamın damadı Mehmet Eniştemin

Matematik Öğretmeni dayımın oğlu Selçuk'un

Beden Eğitimi öğretmeni amcamın oğlu Serdar'ın

İngilizce öğretmeni eltimin kızı Seçil'in

Matematik öğretmeni Seçil'in nişanlısı Selçuk'un (bütün Selçuk'lar matematik öğretmeni herhalde:))))

ve bütün öğretmenlerin ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM...

23 Kasım 2009 Pazartesi

GÜNLERDİR...

        Bu günlerde ne yaptığımı bende bilemiyorum. Daha doğrusu resim çekemiyorum bir türlü, resim olmayınca da yazı yazmak sanki manasız gibi...

Turta çok şükür iyileşti. Daha doğrusu ben onun domuz gribi olduğuna bir türlü inanmadım. Doktorlarda diyorlar ya bütün griplere domuz gribi diyeceğiz diye. Bizimki de öyle oldu. Yarın tekrar kontrole götüreceğim. Ya da insanlar böyle böyle bir salgın yaşayıp atlatacaklar (umarım öyle olur).

Bayramın 3. günü Seçil'in nişanı var. Dolayısıyla benimde yatılı misafirlerim var. Yoğun bir bayram olacak. 1 haftadır temizlikle uğraşıyorum. Tabiki çalıştığım için ancak akşamları temizlik yapabiliyorum. Sıkıntılı bir durum. Birde ben misafir gelecek olduğu zaman çok panik olurum. Ev temizlenecek yemekler hazır olacak falan filan. Bayram sonuda boşa panik olmuşum bak halloldu işler deyip geçeceğim.

Cumartesi günü sosyete pazarına gittim. Amacım çanta ve şal almaktı. Ama ikisinide alamadım. Buraya sadece bir tane çantacı geliyor onun modellerinide beğenmedim. Şallarda da rengine bir türlü karar veremedim. Düşündümde hep kırmızı tonları ya da mor tonlarını beğeniyorum. Kıyafetlerimdede durum bu. Yinede lila tonlarında bir eldiven aldım.

Pazar günü ise ev işlerini toparladıktan sonra evimin erkekleri berbere gitti. Üçüde bayram traşı oldular. Tosbağaların traş olmuş halleri çok seviyorum yanaklar patates gibi oluyor. Buluşup çarşı yaptık. Chima dan bir blüz aldım (internette de resmini bulamadım) Aldım ama bir türlü kombinleyemedim. Tek giysem ince geldi içine birşey giysem yakışmadı. Öğlen arası uğrayıp, ya değiştireceğim yada kollarını diktireceğim.

Bu akşam ise ütü yapma konusunda azimliyim biriken ütülerimi toparlamam lazım.

Çok çalışmam lazım çok...
     

19 Kasım 2009 Perşembe

HASTA TOSBAĞA

     Küçük tosbağam önceki akşam çok mızıldandı. Ateşi yok, neren acıyor diyoruz söyleyemiyor. Sanki hasta değil gibi... Ama biz onun hasta olduğunu anladık. Gece biraz ateşlendi. Korkumdan ateş düşürücü de veremem. Neyse dün öğleden sonra doktora götürmeye karar verdik. Özel hastaneleri ve poliklinikleri hep aradım ancak sıra yok yarına verebiliriz diyorlar. Devlet hastanelerine de götürmek istemedim çünkü onlar daha da kalabalıktır. Eşim tanıdığı bir doktor vasıtasıyla istediğimiz doktordan randevu aldı ve Turtayı götürdü. Ben hallederin sen gelme dedi.
      Hemen muayene olmuşlar ve doktor H1N1 başlangıcı demiş. Eşim bunu telefonda söylüyor ama ben inanmadım hatta inanmadım diye telefonu suratıma kapattı. Evet gerçekten doğruymuş. Ama sadece muayeneyle nasıl söylüyorlar anlamıyorum. Test yok tahlil yok... İyide evde herkes sağlam en son hasta olacak kişi o, o hasta oldu. Dr. taşımışsınızdır diyor. Ellerinizle gelmiştir yıkamadan dokunmuşsunuzdur demiş. Bu konuda da kısa bir kriz yaşandı evde herkes birbirini suçladı.
      Kayra ya okul dönüşü eve yaklaşırken söyledim. Çok üzüldü kıyamadı kardeşine ve ağladı. Ama kardeşini görünce rahatladı. Sık sık, doğmasaymış, keşke ölse gibi laflar ediyor ama bu hareketi hepsini yalanlıyor. Ayrıca tuğra kenepede uyudu ona baktı ve anne bende hasta olursam önce ben ölmek isterim kardeşime dayanamam dedi bende oğlum ben ikinize de dayanamam dedim.
      Turta geceyi biraz ateşli ama rahat geçirdi. Sabahta iyiydi umarım en kısa sürede atlatırız. Allahım korktuğumuz yerlere uğratmasın...

17 Kasım 2009 Salı

GRİP AŞISI OLMALI MI OLMAMALI MI?

    Dün okuldan yazı göndermişler çocuğunuzun aşı olmasını isteyip istemediğimizi soruyorlar. Zaten günlerdir düşünüyorduk ama çok kararsız kaldık. Ne yapacağımızı bilmiyoruz etrafımızdan çoğu kişi istemiyor. Aslında ben yaptırma taraftarıydım. Biz tedbirimizi alalımda taktir Allah'a kalsın diyordum. Ama iş ciddiyete binince çok tereddüt ediyorum. Şu an Çorum'da çok salgın yok. Okullar hiç tatil edilmedi. Durum böyleyken boşa yaptırıyormuşuz gibi geliyor. Sonrasında pişman olmak ise hiç aklıma getirmek istemediğim bir durum. İşin içinde çocuklar var of ki ne of...

16 Kasım 2009 Pazartesi

BUGÜN

        Cumartesi günü çok şükür annem hastaneden çıktı. Bende öğlene kadar çalışıyordum. Öğlen yemekten sonra şirketten arkadaşımızın oğlu oldu ona geçmiş olsuna gittik kızlarla. 4,5 yalında bir kızı vardı şimdide bir Emre si oldu. Allah bağışlasın. Benim Tuğranın ayaklarını çıkarttım Hülya dedi ki Yağmura "bak sana arkadaş getirdik, küçük bir arkadaş..." Yağmur demez mi niye "getirdiniz zaten bizim evde birtane vardı" diye bizlerde gülmekten yerlerdeyiz tabii ve anlayın artık kıskançlığın boyutunu.
       Oradan çıkınca doğru annemgile gittik. Doktor hergün kullanması için bir ilaç vermiş. 3 ay sonrada tekrar kontrole gel demiş. O günden sonra pek bir sıkıntısı olmamıştı. Umarım tekrar etmez.

13 Kasım 2009 Cuma

ÜZGÜNÜZ



Annem birkaç gündür iyi değilim diyordu. Yıllardır tansiyon hastası, bu kırgınlığını da tansiyona bağlamıştı. Dün gece kalp çarpıntısıyla uyanmış aksi gibi babam da şehir dışındaydı annem yanlız tabiki.. Biraz korkmuş ama bizi de telaşlandırmamak için haber etmemiş. Biraz rahatlayınca tekrar uyumuş. Sabah 7 de yine bir çarpıntıyla uyanmış ve bana da saat 10'da haber etti. Sağlık ocağına gideceğim dedi. Ben de doktora git dedim ama dinlemedi. Sağlık ocağındada kendi doktoru yokmuş işi öğleden sonraya kaldı ama sağlık ocağı yakın olmasına rağmen yürümekte çok zorlanmış. Doktor bakmış ben seni oyalamayım hemen acile git demiş. Allahtan yakında özel hastane var oradada arkadaşları Yusuf Amca çalışıyor.  Hemen doktora muayene ettirmiş. Doktorda teyze 170 ile almış başını gidiyor demiş. Acilen kardiyoloğa çıkarmışlar. O da bu gece kalman lazım ritim bozukluğu var tansiyon fırlamış. Beyne pıhtı atabilir demiş. Tabiki sülalede de olduğu için korktuk. Geceyi hastanede geçirdi. Ta akşam ilaçları alınca rahatlamıştı. Benim çocuklarım olduğu için yanında babam kalmak istedi aslında ben de kalabilirdim. İyi gözüktüğü için gönül rahatlığıyla bıraktım. Bugün tekrar tahlilleri filan yapılacak ondan sonra inşallah evine çıkabilir. Allah kimseyi sağlığından etmesin.

Not: Resim 22 nisanda ameliyat olduğu Kayserideki hastanede çekilmişti.

11 Kasım 2009 Çarşamba

TOSBAĞALARIN UYKU SORUNU



Büyük tosbağam küçükken, babamız geç saatlere kadar çalışırdı, bizde ikimiz yatardık. Nereden bilebilirdim ki bunun alışkanlık haline geleceğini. Aslında çocuğada suç bulmuyorum çünkü odası çok uzaktı evimiz birinci kattı yani kıyamıyordum tek başına yatmasına... Kayra yıllarca direk yatağına gidip uyumadı. Evin çeşitli yerleri bunun için yeterliydi mesala



annemgilde kanepede



masasında


yerde

Kayra ile ilgili resimler daha çok aslında ama onlar digital değil bilgisayara aktaramadım. Biberonla su içerken kanepeye yaslanmış uyumuş, oturarak uyumuş vs vs.

Neyse Turtaya hamileyim bu yine bizimle yatıyor ama artık ben rahat edemez haldeyim, kızıyorum, beyefendi hiç istifini bozmuyor gelip kıvrılıyor yanıma evet benim yanıma ben arada yatıyorum çin işkencesi gibi. Birgün bu uyudu yanımızda eşim yatağına götürdü gece uyanınca tekrar geldi eşimi uyandırdım yerine götür diye. Eşim uyandı "bu odaya mayın döşeyeceğim artık" dedi. Tabi ben gece yarısı gülme krizlerine girdim.

Kayra, Tuğra doğunca da gelmeye devam etti ama ne zaman gelse ben çocuğu emziriyorum, yatakta yer yok geri dönüp odasına gidiyordu. Bu sayede odasına alıştı ki derken şimdi de küçük tosbağa başladı illa benimle yatacak, durmadan beni öpecek falan filan yani hayata tekrar sıfırdan başladık. Bu sıralar ben ikisiyle erken yatıyorum babamız yatarken hepsini yerine yerleştiriyor.

ne yapayım onlarla koklaşa koklaşa uyumayı çok seviyorum.

Not: Sanki eşim bu duruma biraz bozuluyor ama çaktırmıyor.

9 Kasım 2009 Pazartesi

BÜYÜK ŞEF'İN SALATASI



Salatayı artık büyük tosbağaya yaptırmaya çalışıyorum. Hem yeni birşeyler yapmış oluyor hem de mutfak becerisi gelişsin istiyorum. Aslında mutfaktan anlayan erkekler iyi mi kötü mü onu bilemiyorum. Çünkü benim sevgili eşim hiç anlamaz, akşam ne yemek var diye sormaz, şu da olsa da yesek diye zor der bu yemek şöyle olmalı bunun burası olmamış gibi laflar etmez. Yani çok şükür ne bulursa onu yer ve kalkar eğer doymazsa ıvır zıvır yer. Şimdi benim bu kocacığım yemekten anlasaydı bu saydıklarımın hep tersini söylerdi. Etrafımda var, arkadaşların eşleri öğlen aramaya başlıyor akşama ne yiyelim diye ...

Aslında yemek konusunda rahatım çünkü yemeklerimizi bakıcımız Şerife abla yapıyor. Çok şükür çok memnunuz kendisinden daha çok Turta ya bakıyor birde yemeklerimizi yapıyor. Çalışan biri için yemek sorunumuzun olmaması çok güzel birşey. Ne olursa olsun oğullarımın kendilerini idare edebilecek kadar ev işlerinden anlamalarını istiyorum.

6 Kasım 2009 Cuma

SUSAM SOKAĞI


Bu yıl Susam Sokağının 40. yılıymış. Googledan öğrendim. Sanırım ortaokul zamanlarındaydı. TRT 1'de durmadan reklam veriyorlardı, çocuklar için eğitici, öğretici, eğlendirici yeni bir çocuk programı diye. Merakla beklemiştik. Sevdiğim bölümleride olmuştu sevmediğim bölümleri de ama en çok hatırımda kalan edi ile büdü'dür. Hala sesleri kulaklarımdadır.

Birde kurbağa vardı hadi çiziyoruz 1 2 3 üçgen derdi. Kurabiye canavarı ve minik kuş da hatırladıklarım arasında.

Bizim küçüklüğümüzdeki çocuk programları daha eğitime yönelikti. Origami yapardık tabi bazılarını yapamazdık. Atölye çalışması yaparlardı. Hatta kızın biri kitap okurdu kitaba başlar birkaç sayfa okur daha sonra bırakır kitabı tanıtırdı. Şimdi böyle programlar hala bizler için var; yani Deryalı günler, yemek saatleri gibi programlar...

5 Kasım 2009 Perşembe

SİHİRLİELLER: 3-9 KASIM ORGAN BAĞIŞI HAFTASI

SİHİRLİELLER: 3-9 KASIM ORGAN BAĞIŞI HAFTASI

ORGAN BAĞIŞI



Sevgili Sihirlieller eşi için ve pek çok organ bekleyen insanlar için çabalıyor. Bizde bu çabasına destek olalım ve bu resmi paylaşalım. Unutmayalım ki yarın bizim başımıza ne geleceği belli değil. Bu bedenimiz toprak olmasın yeni yeni çiçekler açsın değil mi?


4 Kasım 2009 Çarşamba

CANI SIKILAN ÇOCUKLAR


Aralarında tam 7 yaş var durum böyle olunca can sıkıntılarıda farklı oluyor. Yazın kolaydı işten gelince çocukları alıp dışarı çıkıyorduk ama kışın... Dışarıda feci yağmur var, havalar erken kararıyor,  çocukların birbirlerine girmemesi için onları oyalamak lazım ama nasıl? Biri 9 yaşında diğeri 2, küçüğü oynatsan büyük zevk almıyor büyüğü oynatsan küçük zevk almıyor. En iyisi resim yapmak. Turtanın ilk suluboya çalışması benimse yıllar sonra yaptığım ilk resim. İtiraf ediyorum şu meşhur resim yapan adam vardı ya Bob Ross onun tekniklerini uygulamaya çalıştım. Kayra'da benden bakarak yapmaya çalıştı ama pek beceremedi yine mızıkladı. Birgün bu çocukla birşeyler yapmaya tövbe edeceğim. (Biraz sinirlidir kendisi yapamazsa hemen mızıklıyor) Turtam ise bizi üzmeden kafasına göre takılıyor. Resim yapma kaabiliyetimin olmasını çok isterdim. Dünyayı o bakış açısıyla görmek farklı olsa gerek. Geçenlerde evime gelen bir resim öğretmeni duvardaki 1-2 tabloyu ve yapbozları görünce meraklı olduğumu düşündü. Halbuki kendi resim öğretmeni ama evinde bu kadar tablo yokmuş. Ben ona enterasan geldim o da bana... Neyse gönüllü biri çıkarsa benim bu resim aşkımı yeteneğe çevirecek hiçbir zaman hayır demem:))

Bunlara Baktınız mı?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...