Ey Türk Kadını birinci vazifen diye başlayan ve internette dolaşan kadınlık görevlerimiz bana tam uymaya başladı.
İş ve ev arasında koşturmaktan helak olmak üzereyim. Her iş de kadınlara yüklenilmez ki...
Sabah ben kalkmasam kimse yataktan kalkamıyor. Ne olur bir sabah ta eşim beni kaldırsa
Ben hazırlayamıyorum diye kahvaltı edemiyoruz. Çünkü tek başıma kahvaltıyı hazırla yedir topla çocukları hazırla ve evden 07.15 itibariyle çıkabilmem için saat 5'te filan kalkmam lazım.
Kıyafetlerini hazırla ütülenecek varsa ve ütülenememişse onları yetiştir anneanneye gidecek kıyafetleri ayarla.
Vaktin kalırsa ortalığı topla.
Birini okula öbürünü anneanneye bırak.
Öğlen eve gelirken ekmek var mı eksik var mı diye düşün
Öğlen de boş durmuyorum yemeğimi yer yemez makinaya çamaşır atıp varsa yıkananları asıyorum. Ya da kuruyanları katlıyorum.
Akşama kadar çocukları (oturduğum yerden bile olsa) takip et. (Okuldan geldi mi etüte gitti mi arkadaşında mı gibi)
Akşam eve gelirken markete yada pazara uğra onları eve getir. (Eşim sağolsun eline bir kg birşey alıp gelmez. Markete gönderirirm 40 kere beni arar. Ya da bisküvi ve çerez alır gelir. Bu kadın ne pişirecek demez.En iyisi kendim alayım.
Bütün bunları ve Tuğrayı alıp eve geliyorum.
Daha nefes almadan yemek işine girişiyorum. Çocuklarla konuşabilirsem o arada konuşuyorum.
Yemek pişerken tekrar ortalık toplamaya girişiyorum.
Sofrayı hazırla yemeklerini yedir geri topla (makina yıkıyor demeyin o bile zaman alıyor)
Zaman zaman eşime makinadakiler yıkanmışsa boşaltmasını söylüyordum ama ona bile söyleniyor.
Yemek faslının bitmesi 20.30 ya da 21'i buluyor.
O saatten sonra gözüm keserse başka işler yapabiliyorum, yapabiliyorum değil mecbur yapıyorum.
Bütün bunların üstüne evin bütün maddi sorumluluğu da benim üstümde. Sorumluluk dediğim bütçemizi ayarlama. Ödenecek krediler ve faturalar, okul masrafları, Kayranın haftalık harçlığı gibi herşeyi ben düşünmek zorundayım.
Bunlar küçük şeyler, ev ve araba almamız da benim planlarım sayesinde oldu. (Allahtan planlarıma uyuyor)
Dün sucuya verdiği kredi kartının gelmemesini akşam ben hatırlatmak zorunda kalıyorum.
Birgün de babaları çocuklara diş fırçalayın, çantanızı hazırlayın, yatma saatiniz geldi diyebilse,
Akşam gideceğimiz yeri bile gün içinde birkaç kez hatırlatmak zorunda kalıyorum.
Anlayacağınız her şeyi ben düşünmek zorunda kalıyorum.
Kazan, al getir, pişir önlerine koy, yedir, giydir kuşat ama
Evin beyi ne yapsın
Cumartesi akşamı 21.30'da maçtan eve gelip harıl harıl ütü yaparken yemeniğini alıver dedim diye bana söylenmeye hakkı olduğunu düşünsün.
Evi süpürelim dediğimde süpürgeyi bir hışımla getirip benim ortalığı toplayalımda öyle süpürelim dememe kızmaya da. (Daha yataklarımız ortada duruyordu, yerleri süpürünce iş bitiyor da sanki)
En kızdığım şeylerden birisi de evde misafir varken, benim işim başımdan aşkınken, kalkıp bir bardak çay bile almaya erinmesi (ki murfakta oturuyoruz.). Erinme değil de milletin yanında bu işleri yapamazmış.
Vicdanı olan bir insan her işe koşturan eşine böyle davranmaz.
Koskoca peygamber efendimiz bile kendi işini kendi görürmüş.
Bizimkiler o insanın yanında ne olduklarını sanıyorlarsa...
erkek çocuklarımızı daha farklı yetiştirmek için iş gene biz kadınlara düşüyor. eşlerimizde gördüğümüz hataları oğullarımız kendi eşlerine yapmazlarsa yani yapmamalarını sağlarsak, bu döngü kırılacak. başka da yolu yok malesef. daha sorumluluk sahibi, eşlerine yardım eden değil, işleri paylaşan ve misafirlerin yanında da çayını doldurabilen eşlerimiz olması dileğimle...
YanıtlaSilcanımmm ne kadar haklısın
YanıtlaSilbenzer yazıyı ben senelr önce çocuklar küçükken eşime mail attım
çok kızmıştım ona
okuyunca bana hak verdi
sen de muhakkak eşine bunu okut
aşağıdaki çim adama eminim çok sevinmiştir oğlun.iyiki doğmuş.nice yıllara
hele de papatesli yumurtayı görünce fena oldum
çok sık yapardım bekar evimde :))
sevgiler
anne kaleminden; amin canım
YanıtlaSilmavianne; umarım okumuştur.